42.BÖLÜM

161 17 0
                                    

Gece uyuduk ve bir şekilde sabah ettik. Gözlerim acıyordu. Peri'ye baktığımda halen uyuduğunu görüp duşa girdim. Hızlıca işimi halledip iş bulmak ve eve bir şeyler almak için dışarıya çıkacağım.

Hızlıca hazırlanmaya başladım. Sonra birden bire yavaşladım. Peri uyanmadan hiçbir yere gidemem ve onu emanet edebileceğim bir annem yok.

Yatağın üstüne oturup kızımı izlemeye başladım.
.
.
.
Saat neredeyse 10 oldu. Peri halen uyuyordu. Güneş tepeye çıkmadan işimi halletmek istiyorum ama o uyanmadan da bir şey yapamam. Açlıktan da ölüyorum. Dün öğlen saatlerinden beri hiçbir şey yemedim.

Sonunda Peri uyandı. Ağlamaya başlar başlamaz onu emzirdim ve beşiğinde koydum. Çantasını da elime alıp sokağa çıktım. İlk olarak bir markete girip evde ne kadar ihtiyacım varsa hepsini aldım.

İş bakmaya yarın gitmeye karar verdim ve eve geçtim. Yemek yapmam gerekir ve tabi önce bir şeyler atıştırmam da gerekiyor. Yoksa açlıktan bayılıp gidicem.

Hızlıca bir domatesi dilimleyip tuz ve ekmekle birlikte yiyip karnımı bastırdım.

Yemeği ocağa koyup oturdum. Peri kendi halinde masada oyun oynuyordu. Onu bir kere içime çeke çeke öpüp telefonu elime aldım. Buranın kirası için Uras ile konuşmam lazım.

Telefon çaldı çaldı ve sonra meşgule düştü. Bir kere daha denedim ve yine meşgul çaldı. İşi vardır diyerek telefonu elimden bıraktım ve Peri'yi kucağıma aldım. Anne kız oyun oynayalım istedim. O sırada da yemek pişiyordu.

Birden bire kapı çalmaya başladı. Hızlıca Peri'yi koltuğa yatırıp etrafına yastıkları koydum. Kapıya koştum bu saatte kimse gelmez. Gelse bile beni burada tanıyan bir Allah'ın kulu yok. Ne için gelebilirler ki. Yoksa Uras babama yerimi mı söyledi?

Kapının deliğinden baktım. Birkaç kişi sırtlarında eşya ile kapıda duruyorlardı.

Hemen açtım ve içeriye taşımaya başladılar.

Umay:Bunlar nedir?

Adam: Hanımefendi bunları Uras bey gönderdi. Bebek için beşik, bebek arabası, bez ve mama var. Herhangi bir ücret ödemenize gerek yok. Kurulumu hemen yapıp gideceğiz.

Umay: Peki.

Peki dedim çünkü adamları buradan geri gönderemezdim. Onlar kurulumu yaparken bende Peri'nin yanına gidip Urasi aradım.  Telefonu açar açmaz "Uras bunlar ne?" Diye sordum. 

Uras: Kızıma eşya gönderdim. Unutma o senin kızın olduğu kadar benim de kızım.

Umay: Biliyorum ama ben alırdım.

Uras: Dediğim gibi Peri benim kızım. Ve en iyi şekilde bakılması gerekiyor.
Ayrıca o ev artık kızımın yani orada kalabilirsiniz. Ev aramana gerek yok.

Umay: Kirasını vermek şartıyla kalırım.

Uras:Ev senin değil kızımın ve 1 yaşındaki bebek kira veremeyeceği için de bana beş kuruş ödemene gerek yok.

Umay:Neden yapıyorsun bunu?

Uras: Benim yüzümden yeterince zor durumda kaldın. Keşke zamanı geri alabilsem ama çok geç. Yaptığım şeyler özür için yetmez bile.  Hayatın benim yüzümden mahvoldu. Benim yüzümden dayak yedin benim yüzümden evden kaçmak zorunda kaldın ve tabiki benim yüzümden küçük yaşında omuzlarına koca bir yük yüklendi. Biliyorum benden nefret ediyorsun ki haklısında. Ama izin ver o yükü beraber yüklelim sen kaldıramayacak kadar küçüksün. Minik bedenin o ağırlığın altında ezilir.

Umay:Ben güçlü bir insanım.

Uras: Biliyorum. Güçlü olmasan babana boyun eğerdin. Ama sen kaçıp kurtulmayı tercih ettin. Tek başına ayakta durabileceğini düşündün. Bu bile senin gücünün kanıtı.

Umay:Ben bilmiyorum. Kendimi çok kötü hissediyorum.

Uras: Eğer gerçekten beni bir gün yanında görmek istersen bu telefon sana her zaman açık. Öyle sevgili olalım evlenelim falan demiyorum yanlış anlama. Sen zaten öyle bir şeyi hayatta istemezsin. Başını koyacak bir omuz ararsan ben buradayım. Yaptıklarım için de köpek gibi pişmanım ama dediğim gibi. Zamanı geri alamam.

Umay:Şey iyi günler.

Uras:İyi günler prenses.

Telefonu kapattım. Elim kolum tir tır titriyor. Kalbim ağzımda atıyor. Bir his vardır ya hani öküz oturdu derler. Aynı şey şu an benim için de geçerli. İçimde bir öküz var ve kalkmıyor. Nefesim kesiliyor kalbim sıkışıyor ama o öküz oradan kalkmıyor...

EVİMDEKİ ŞEKER HIRSIZI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin