18.BÖLÜM

289 18 0
                                    

Sabah erkenden annemin sesi ile uyandım. Saat daha sabahın beşiydi.

Anne:Uyan kızım Uras kapıda sizi bekliyor.

Merve:Abla kalk çabuk.

Umay:Ya daha kargalar bokunu yemedi ne bu acele. Sanki kahvaltıdan sonra çıksak ne olacak.

Merve:Kahvaltıya oraya yetişecekmişiz.

Oflaya poflaya kalktım. Zaten  başka bir seçimim de yoktu. Hemen dün geceden hazırladığım pantolon ve kazağımı giyindim. Kalın montumu da koluma taktım. Valizimi alıp kapıya çıktım. Soğuk hava yüzüme vurur vurmaz uykum açıldı. Arabanın arka koltuğuna Merve boydan boya yayılmıştı. Bende Uras'ın yanına geçtim.

Umay:Sabahın köründe ne zorun vardı? 

Uras:Oraya kahvaltıya yetişeceğiz. Torpitonun üstünde sigara altı poğaça var istersen al.

Umay:Yok ben uyuyacağım gidince uyandır beni.

Uras:Tabiki.

Gözlerimi kapatır kapatmaz uyudum. Zaten uykum tam açılmamıştı.

Merve'nin sarsması ile uyandım. Gözlerimi açar açmaz müthiş kar manzarası ile karşı karşıya kaldım. Çok güzel bir yere gelmiştik. Tepeden baktığımızda bembeyaz örtünün içindeki yeşil ağaçlar o örtünün süsü gibi duruyordu.

Uras bavulları alırken Merve de sevinçten yerinde duramıyordu. Arkamda iki katlı ahşap bir ev duruyordu.

Merve:Abla burası çok güzel.

Umay:Üşürsün kızım hadi Uras'la birlikte eve geçin bende kalan bavulları alıp geleyim.

Merve kafasını sallayıp beni kocaman öptü sonra da Uras'ın peşinden eve doğru yürüdü.

Kalan parçaları alıp bende eve girdim. Koskoca bir salonu ve güzel aydınlatmaları vardı. Burada gece kitap okumak ne kadar da eğlenceli olur.

Bavulları yerleştirdikten sonra Uras üstüne daha kalın şeyler giyinmeye gitti. Önce ilerideki otelde güzel bir kahvaltı yapacaktık sonra da bu eve birkaç yiyecek bir şey alıp kaymaya gidecektik. Hayatım boyunca hiç kaymamıştım umarım kısa sürede öğrenirim de çok fazla sorun yaşamam.

Uras:Hadi hazırsanız çıklalım.

Merve:Hazırız Uras abi. Çok teşekkür ederim.

Uras:Ne demek küçük hanım istediğiniz zaman söyleyin tekrar gelelim.

Ben pek fazla konuşamıyordum. Hem acıktım hemde halen uykum açılmadı.

Uras:Zeybep sen iyi misin?

Umay:İyiyim sadece uykum var.

Uras:Sen tam bir tavuksun. Bu kadar uykuya düşkün olunur mu? Biraz anın tadını çıkar. Hem biz buraya seni depresyondan çıkarmak için geldik.

Merve:Abla sen arada sırada tekrar depresyona gir tamam mı?  Baksana ne güzel yerlere geldik.

Merve'nin bu sözü yüzümü güldürmeye yetti de arttı bile. Uras da katıla katıla gülüyordu.

Umay:Ee hadi o zaman ne bekliyoruz gidelim.

Uras önden çıkarken bizde onu takip ettik.

Otele geldiğimizde Uras ücretleri ödedi ve ne kadar kalacağımızı söyledi. İki hafta boyunca burada Uras ile kalacak olmam canımı sıksa da Merve'nin mutluluğu için değerdi.
.
.
.
Kahvaltıyı yaptıktan sonra alışverişi de tamamladık. Uras yiyecek içecek şeyler dışında birsürü de alkol aldı.

Şimdi sıra kayma zamanında.

Uras:Siz daha önce hiç kayak yaptınız mı?

Umay:Hayır yapmadık. Umarım felç kalmayız.

Uras:Burada kurs hocaları var isterseniz iki tane tutalım birisi sana birisi de küçük prensese öğretir bende sizi izlerim.

Merve:Uras abi sende kay

Uras:Kayıcam tabiki ama önce siz öğrenin. Sonra beraber kayarız.
.
.
.
Tüm gerekli ekipmanları giydikten sonra dışarıya çıktık. Uras iki öğretici için de para ödedi. Dışarıya çıktıktan bir 5 dakika sonra kayak öğretmenleri de yanımıza geldi.

Birisi taş çatlasa 20 yaşındaydı diğeri de 18 gibi gösteriyordu. 20 yaşında gibi gösteren çocuk benim yanına geldi. Diğeri de Merve'ye gitti.

-Merhaba Zeynep hanım ben Berke yeni kayak hocanız tanıştığıma memnun oldum.

Bana Zeynep hanım dedi. Ben böyle şeylere hiç alışkın degilim ki hanım nedir.

Umay:Sadece Zeynep desen yeterli böyle şeyleri pek sevmem. Samimi insanlar daha iyi.

Gülümsedi ve "Zeynep" dedi. Bende gülümsedim. Biraz daha kendini tanıttı ama yüzünden hiç gülümsemesi eksik olmadı. Tanıştık ve sanırım çok iyi bir insana benziyor.

O sırada kafe tarzı bir yerden bizi izleyen Uras'a gözüm takıldı. Berke'ye öldürecek gibi bakıyordu. Benim de amacım onu çıldırtmak olduğu için daha samimi davranmaya başladım.

Eğitime başladığımızdan daha 10 dakika geçmeden 7.düşüşümü de tamamladım. Berke katıla katıla gülüyordu.

Umay:Gülme yaa.

Berke:Gel hadi bir daha deneyelim.

Merve'ye baktığımda çoktan öğrenmiş kendi başına kayıyordu. Hırslandım ve tekrar kalktım.

Tekrar tekrar denedikten sonra öğrendim artık kayabiliyordum. Berke elimi tuttu. "Öğrendiğine göre son provayı da yapalım. Benimle birlikte 15 metre kayacaksın sonra kendin elimi bırakıp kendin kayacaksın." dedi.

Dediği gibi yaptık. Önce biraz beraber kaydık sonra da beni bıraktı. İkimiz yan yana kaymaya devam ettik. Aşağıya kadar hiç düşmeden kaymayı başardım. Güzel geçmişti. Aşağıda durduğumuzda teleferiklere doğru yürümeye başladık. Onunla yukarıya çıkacaktık.

Berke:Şey Zeynep kusura bakmazsan bir şey söyleyeceğim.

Umay:Tabiki.

Berke:Akşam benim işim 18.30 da bitiyor eğer müsaitsen birlikte yemek yiyelim mi?

Umay:Olur çok mutlu olurum.

Teleferik otele kadar geldiğinde inip telefon numaramı verdim. Sonra elimi sıkıp yanımdan ayrıldı. Uras sinirli bir şekilde yanıma geliyordu. Hiç yüzüne bile bakmadan indiğim yerden yine kaydım ilk defa nefesim kesildi ve özgür hissettim. Mutluyum çok mutlu...

EVİMDEKİ ŞEKER HIRSIZI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin