Herkes eve gelmişti ama ben odamdan çıkmıyordum. Annem bin kere kapıma geldi ama her seferinde geri yolladım. Kimse ile konuşmak muhattap olmak istemiyordum.
Kapı tekrar tıklanmaya başladı. Saat 8 olduğu için büyük ihtimalle akşam yemeği vakti gelmişti.
Umay:Anne ben yemek yemeyeceğim lütfen gidin artık.
Ama kapı ısrarla çalmaya devam etti. Kalkıp kapıyı açtım. Uras karşımda duruyordu.
Uras:Hadi bakalım prenses yemek vakti.
Umay:Senin ne işin var burada.
Uras:Baban uyuyan güzel odasından çıkmıyor sen onla iyi anlaşıyorsun gel çıkar dedi.
Umay:Ama ben istemiyorum. Yemek de yemeyeceğim.
Uras:Son kararın mı?
"Evet" diyip kapıyı yüzüne kapatacaktım ki hemen eli ile kapıyı itti. Bir anda beni kucağına alıp aşağıya doğru ilerlemeye basladi. İstemiyorum desem de beni hiç dinlemedi.
Yemek masasına kadar kucağında getirdi beni. Anne babama rezil oldum. Son anda beni indirirken parfüm kokusu burnuma doldu. Bu o gece onca parfümün arasından burnuma en net gelen parfümün kokusuydu.
İstemiyorum ağlamak istemiyorum ama yine de gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Annem hemen yanıma gelip bana sarıldı.
Anne:Ah be Zeynep'im ne oluyor sana? Ne derdin var anlat bize lütfen.
Kendimi toparladım ve hiç cavp vermeden masaya oturdum. Merve masada yoktu. Sanırım odasında ders çalışıyor.
Baba:Kızım annenle bu gün bir şey konuştuk. Seni psikiyatriye götürmeye karar verdik.
Umay:Psikiyatri falan istemiyorum. Sadece bir süre kafa dinlemek istiyorum o kadar.
Uras:Aslında psikolog kadar kötü bir durumu yok Zeynep'in. Sadece biraz depresyona girmiş gibi gözüküyor. Bence küçük bir tatil ona iyi gelebilir.
Baba:Ama bizim bu hafta ful işimiz var.
Anne:O zaman Uras ve Zeynep ikisi gitsin. Belki Merve de gider hem biraz kafa dağıtmış olurlar.
Umay:Ben istemiyorum anne hiçbir şey istemiyorum.
Anne:Kızım bari kardeşin için yap hem biraz mutlu olur. Zaten şubat tatili girecek yarın.
Uras:Hadi ama Zeynep kırma bizi.
Umay:Tamam o zaman. Ama düzeleceğimi zannetmiyorum. Bir tatil ile olmaz. Yanlız kalmak daha iyiydi benim için.
Uras:Bir kere kabul ettin. Mızıkçılık yapma.
Kafamı salladığım anda boynuma bir çift el sarıldı.
Merve:Canım ablam benim. Beni tatile götürecek.
Merve'nin yanağına bir öpücük kondurdum. O da hemen masaya oturdu. Yemek yemedim. Önüme gelen tabak olduğu gibi duruyordu. Hem bir gün aç kalsam ne olacak açlığa talimliyim.
Uras hemen yanımda oturuyordu ve sürekli gözü benim tabağıma kayıyordu. Sonunda dayanamayıp "Bu yemeğini yemiyor" diyerek anneme ispitledi. Annem bana sinirli bir bakış atıp "Moralin bozuk olabilir küçük hanım ama o tabak bitecek" dedi. Ah be annem senin gözündeki bu küçük hanımın içinde ne büyük dertler var. Ne büyük çileler var.
Birkaç kaşık aldığımda yine midem bulanmaya başladı. Açlıktan uzun bir süre yemeyip birden yağlı bir şey yediğim için midem bulanıyordu.
Hemen elime kuru bir ekmek parçası alıp yedim. Midemi bastırmıştı.
Herkes masadan kalktı ve salona geçti. Ben kimseye görünmeden odama çıktım. Ama sanırım bir kisiye göründüm. Uras hemen arkamdan geldi.
Uras:Nereye kaçıyorsunuz Zeynep hanım?
Umay:Kaçmıyorum. Sadece şey...
Uras:Sadece neyyy?
Umay:Tatil için bavul hazırlayacağım. Ona da müsade edin bir zahmet.
Uras:Evet evet hemen hazırla yarın sabah erkenden çıkarız Merve de hazırlasın.
Umay:Nereye gideceğimizi söylemedin.
Uras:Uludağ'a kar tatiline.
Uras hemen arkasını dönüp koşa koşa aşağıya gitti. Merve'ye "Kalk lan valizini hazırla" diye bağırdı. Merve kıkırdayarak yukarıya geldi.
Çok tuhaf bir çocuk bu insan sevmek ile öldürmek arasında kalıyor ama ben onun bana yaptığını asla unutmayacağım. Ne kadar şaklabanlık yapsa da ne kadar üstüme düşse de onunla sadece intikam almak için yakın olacağım. Onu bitireceğim. Umarım bu işin sonunda onu sevmem umarım canı yanan taraf ben olmam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVİMDEKİ ŞEKER HIRSIZI (TAMAMLANDI)
Teen FictionHayata bir yetimhanede adım atan Umay kardeşi ile birlikte bir aile tarafından evlatlık alınır. Ama başlarına hiç olmayacak şeyler gelmeye başlar. Umay'ın karşısına çıkan zengin ve şımarık bir adam yüzünden Umay'ın hayatı daha fazla zehir olmaya baş...