45.BÖLÜM

164 19 0
                                    

Saat 12 olduğunda hazırlandım. Peri'yi de alıp iş aramak için dışarıya çıktım. Sokak sokak geziyordum.

Saat öğleden sonra 4 olduğunda bir restorant gördüm. Kapısında bulaşıkçı aranıyor yazıyordu. İçeriye girdim ve bir garsondan bana yardımcı olmasını istedim. O da beni patronun yanına götürdü.

Kapıyı tıklayıp içeriye girdim. Patron elindeki hesap dosyaları ile uğraşıyordu. Çok yaşlı bir insan değildi. Maksimum 24-25 yaşlarındaydı. Beni görünce gülümseyip önünde duran koltuğu gösterdi.

Patron:Buyrun nasıl yardımcı olabilirim?

Umay:Merhaba. Ben kapıdaki bulaşıkçı yazısı için geldim. İşe ihtiyacım var.

Patron:Seni sanki bir yerlerden gözüm ısırıyor.

Umay: Sanırım haberlerden olabilir. Onun dışında karşılaşmadık.

Patron:Ha evet hatırladım. Sen şu anda aranıyorsun.

Umay: Lafınızı bölmek istemem ama artık aramıyorum. Polise dilekçe verdim.

Patron:Peki çok özel değilse neden kaçtığınızı öğrenebilir miyim?

Umay:Babam beni zorla eğlendirmeye çalışıyordu. Hemde beni öldüresiye döven ve komaya girmemi sağlayan bir adamla.

Patron: Çok üzgünüm. Dünyada nasıl insanlar var. Bir insan kendi öz kızına bunu yapmamalı. Peki kucağındaki bebek kimin?

Umay:O şey. Benim kızım.

Patron: Sanırım baban seni bu yüzden evlendirmek istedi. Bebeğin babası o mu?

Umay:Hayır o değil. Bunu söylemek benim için çok zor ama 16 yaşımda ben şey...

Parton:Birisi ile birlikte oldun?

Umay: Hayır eksik kelime var. Birisi ile zorla birlikte oldun olacaktı.

Patron:Sen teca...

Umay:Evet. Şey artık bu konuları kapatabilir miyiz? Ben iş için geldim.

Patron: Tabiki ben böyle güçlü duran kadınları çok severim. İşe alındın hayırlı olsun. Yarın sabah 8'de başlıyor işin hazır ol.

Umay:Ben çok teşekkür ederim.

Patron:Rica ederim. İyi günler.

Koltuktan kalktım ve çıktım. Sonunda bir iş de buldum. Bir insanın başka neye ihtiyacı olur ki? Bir ev bir iş para ve yiyecek yemeği varsa insanın gerisinin hiçbir önemi yok.

Eve doğru yürümeye başladım. Hava hafiften esmeye başlamıştı. Ev biraz uzak olduğu için yürürken hava da karardı.

Sokak lambalarının altında usul usul ilerledim. Huzur vericiydi. Sonra birden Peri aklıma geldi. İşte çalışırken ona bakacak birine ihtiyacım vardı. Kime güvenebilirim bilmiyorum. Sonuçta bebeğimi emanet edeceğim ve burada tanıdığım bir kişi bile yok.

Bu iş için Uras'a danışabilirim sanırım. Eve geçtiğim zaman onu arayacağım.

İlerlemey devam ettim. Yol sanki bitmiyordu. Sanırım kayboldum. O kadar çok sokak gezdim ki sanki bütün sokaklar aynı gibiydi. Telefonun konumunu açtım ama Uras'ın attığı konumu silmişim ve evin hangi sokak hangi caddede olduğuna dair hiçbir fikrim yok.

Biraz daha dolaştım. Yanımdan taksiciler gelip geçti ama hiç birini çevirmedim. Bilmediğim adrese nasıl götüreceklerdi beni. Artık son çareye düştüm. Uras beni bulurdu ve buradan alırdı. Evime kadar götürebilirdi. Yada en azından telefondan yolu tarif edebilir. Bu mantılı geldi. Telefondan evi tarif ederse onu görmemiş olurum. Sabahki olaydan sonra pek fazla görmek istemiyorum. Aradım ve ilk çalışta açtı.

Umay:Alo Uras.

Uras:Efendim.

Umay:Ben sanırım kayboldum ve evi bulamıyorum. Nerede olduğumu da bilmiyorum.

Uras:Konum atabilir misin?

Umay:Tabiki.

Hemen bulunduğum konumu ona attım. Bu sırada telefon araması devam ediyordu.

Uras:Oha kızım tam nereye gittin sen. Evin tam tersi yöne gitmişsin.  Ve çok uzaktasın. Gelip alıcam seni bekle.

Umay:Gerek yok. Evin konumu atarsan ben gidebilirim.

Uras:Çok uzak ev. Gidemezsin.

Umay:Taksi çeviririm.

Uras:Saat gecenin 11'i olmuş. Bu saatte bulamazsın. Hem bulsan bile hırlı mı hırsız mı belli değil. Gelip alıyorum bekle.

Umay:Tamam o zaman.

Kapatıp beklemeye başladım. Bir bank buldum ve oraya oturdum. Bir tek insan bile yoktu bulunduğum yerde. İyiki de yoktu. Yoksa tedirgin olurum.

Yaklaşık yarım saat sonra geldi. Hemen arabaya bindim. Donmuştum ve aynı şekilde Peri'yi ne kadar sarsam da sarayım o da üşümüştü.

Uras:Senin ne işin var bu saatte burada.

Umay: İş buldum. Sonra da eve gelmek için çıktım ama yolu kaybettim.

Uras: Hayırlı olsun. Bu arada işe giderken Peri'yi ben alırım. Zaten ben evden çalışıyorum.

Umay:Buna sevindim bende bakıcı bulman için sana yazacaktım.

Uras:Kimse benden daha iyi bakamaz. Merak etme kızım bana emanet.

Umay: Teşekkür ederim.

Uras: Teşekküre gerek yok. O benim kızım.

Ona gülümseyip önüme döndüm.

Yola devam ederken vitesi değiştirmeyi unuttu ve bir yandan araba sürerken bir yandan telefon ile oynuyordu. Araba bas bas bağırıyordu.

Umay:Debriyaja bas.

Hemen bastı. Birden bire fark etti ama ben çoktan vitesi değiştirdim.

Uras:Paran olduğu zaman kendine bir araba alabilirsin. Sanırım güzel kullanırsın.

Umay: Önce ehliyet sonra araba.

Uras: Öyle olsun bakalım. Hadi in geldik.

Arabadan indim ve eve doğru ilerlemeye başladım. O da arabayı durdurdu ve kilitleyip arkamdan geldi.

Umay:Daireyi biliyorum o kadar da kaybolmadım gelmene gerek yok.

Bana hiç cevap vermeden ilerlemeye devam etti. Apartmana girdik ve asansör ile kata kadar çıktık.

Anahtarı alıp kapıyı açtım. Tam arkama bakıp ona gel diyecektim ki karşımdaki dairenin kapısını anahtar ile açtı.

Umay: Nasıl ya?

Uras:Bu evi bu gün aldım. Ve sanırım sen yokken de eşyalarımı getirmişler. Hayırlı olsuna gelebilirsin. Yemek hazır.

Umay:Sen ciddi misin?

Uras:Evet sadece kızıma yakın olmak istedim.

Umay:O daire boş değildi.

Uras: Onlara kendi dairemi verdim. 3 oda bir salon ev karşılığında dubleks bir evi herkes ister.

Şaşkınca ona baktım. Gerçekten kızına yakın olmak için iki katlı evini vermiş.

Umay:Üzerimizi değiştirip geliyorum ama fazla kalmam. Peri uyumak üzere.

Kafasını salladı ve eve girdi. Bende eve girdim. Halen şaşkınlık içerisindeyim. Keşke baba olabildiği kadar zamanında vicdanlı bir insan da olabilseydi.

EVİMDEKİ ŞEKER HIRSIZI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin