27 |Ahrâs|

14.7K 986 284
                                    

Merhabalar!

Biz geldik hanımlar beyler. Nasılsınız?

Biliyorsunuz bu ara, bölümlere olan az ilginizden dolayı epey kırgınım.

Lütfen arkadaşlar, kitabı seviyorsanız, bölüm kalbinize dokunuyorsa verdiğim emeği karşılıksız bırakmayın. Hevesim ellerinizin arasında.

Çok girmeyeceğim bu konuya, fazla da uzatmayacağım. Sadece oy ve yorumlar okunmayla eşit olsun tek ricamdır.

|Keyifli okumalar.|

Ahrâs; koruyucular, muhafızlar, dilsiz bekçiler.

🏞️

Emsalsiz hissin hissime dokunması.
Çaresiz ellerin çare yaratması.
Dönen ecelin, karasız düşüncesi. Tam olarak kollarıma sarılmıştı.

Tınılar da yoktu. Griliğin serpilen tohumların zararı yer etmişti kendine. Boğaza kayış atılmış, hunharca geri çekilmişti.

Derin bir nefes alarak dakikalardır yüzüme düşen yaşları sildim. Kalbimin üzerine yıkılan beton yığını nefeslerime de engel koymuştu. Yaşadığımı hiç hissedemezken, artık ölümü de karıştırıyordum.

Zorlukla aralanan gözlerimle Menşah'ın çenesine dokundum. "Kalkalım mı?" diye sordum sakince. "Zemin soğuk." Belki de diyecek cümlelerim bile olmadığındandı bu tutarsızlığım.

Titreyen çenesi ellerimin arasında duruyordu. "Duş alamadım..." dedi ruhsuzca. Gözleri açık olan musluğa baktı. "Çok kirlendim, temizleyemedim kendimi."

"Anladım. Hallederiz." dedim göz kırparak. Ağlamayı belli etmek istemeyen zihnim kendiyle benim arama bariyer koyuyordu. "Sırtını dikleştir, düşme." Güçsüzlük başını iki yana salladı. Ne dediğimi ve yapacağımı hiç anlamamıştı.

Menşah'ın omuzları düşmesin diye önce doğrulttuğumda sonra kendini toparladığını anladığımda hızla ayağa kalktım. Etrafa dökülen sulara aldırmadan ıslanan bedenim ile banyo dolabından şampuan ve lifi çıkardım.

Köşede boş duran kovayı musluğun önüne getirdim. Duş başlığı ile duş aldırmam çok zordu, zira bandajlarında su sızarasa canı yanabilirdi, ki Cesare olacağını da söylemişti.

Ufak eski Menşah'ın tıraş için kullandığı tası da elime aldığımda yine Menşah'ın yanına geldim.

Bedenine soğuk işlememesi adına life sıcak su döküp, köpük olması içinde kendi için yaptığı şampuanı koydum.

Bahar mevsimini içine sığdırdığı kutuda buram buram yeşillik kokusu geliyordu. İçinde neler vardı, ya da nelerle yapılmıştı, bilmediğim sadece baharı tam anlamıyla ruhuma koyan o kokuyu yavaşça Menşah'ın yaralı bir kısmı açık olan omuzlarına sürdüm.

Banyonun içi, özel el yapım şampuanla kasvetten kurtulurken benim de göğsümün üzeri ferahlamıştı. Omuzlarına acıtmamaya önem vererek yavaş yavaş köpürdü. Menşah tepki vermeden duruyordu, başı dik dursa da ne kadar yıpranıp eğilen bir ruhu olduğunu artık biliyordum.

Göreve gitmişti. O görevden dönmüş ve birbirleri öldürdüğü için sayıkladığına şahitlik etmiştim. Elbette ki bu ilk defa başına-başımıza gelmiyordu. Daha önce de zor zamanlardan geçmiş altından kalkamayacağı kadar zor travmalar yaşadığını biliyordum. Sanırım bu da aynı zor günlerin tekrarı olmuştu. Sabır yine gerekliydi, gücün yok olmaması adına duanın önde bulunması şart iken benim de dik durup vazgeçmemem gerekiyordu.

CÜSALE  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin