Menesa; acıyı unutturan, tüm sıkıntıları dertleri silen.
Bu bölüm canımın içi okuyucum Helen için. Bugün doğum günü ❤️ iyi ki doğdun güzelim, iyi ki varsın buradasın. Nice mutlu ve heyecanlı yılların olsun 💞 Seni çok seviyorum.
Fazıl Say, Serenad Bağcan- dört mevsim
Emircan İğrek, FelfenaSınır: 621 yorum! (Sınır olunca coşuyorsunuz! Bu hoşuma gitti, devam edelim tam gaz, devam)
Keyifli okumalar.
•••
İlah olanın. İlah eli sol tarafımın en ucuna doğru uzandı.
Yaşam doğdu. Adının hakkı vefayla terk etti.İlaç olanın memleketine doğru havaya kalkan beden değil de ruhtu sanki.
Kalem tutanlar, mürekkep uzatanlar ve kadere sebep arayanlar ilk defa kağıdın üstüne kalbe iyi geleni döktü. Minnetim Doğu'da, Batı'da ne yana dönersem döneyim iradesi karşımda olan Yaratıcıyaydı.
Şükür ediyordum içimden. Durmadan ardı ardına defalarca şükür. Dudaklarım asla kapanık durmadı. Hep gidip geldi. Hep şükür edip inançla açıldı. Duanın çıktığı göğsümün yanında atan damarın içiydi.
Bir dua, bir dinin duası başka dinin insanına uzandı. Kabul görmez dediğim o dua şimdi avucumda durdu.
Göğüs kafesi patlayıp dağılacak şiddetle zorlandı bir an. Engel olamayacağım kadar şiddetliydi bu heyecan. Beni öldürecek, uzak yerde gömecek kadar şiddetli hem de. Aldığım her nefes boğazımda duruyor içime ulaşmıyordu. Bacaklarım da duran derman zehirle süzülüp sarmaşık gibi vücudumun tümüne dolanmaya başlıyordu.
Korkuyla sınandığım her sabahın mükafatı şimdi heyecanla delice titreyen parmaklarımla son mu bulmuştu?
Râbb,
Bu nasıl bir mucizeydi böyle?Haftalar önce kıyamette yanıp kül olan ben değil miydim? İmtihanla boyun eğen, vicdanını öldürüp kaçmak isteyen?
Neydi bu Râbb, neyin nesiydi?
Yeni var oluşun içinde doğmak için kendi ölümümle karşılaşıp kabullenmem mi lazımdı. Aynada defalarca nefretle baktığım kendimdi. Bahtımın ayrılıklara dolu olması ilk kez mi son bulacaktı? Dayanıyor ruhum, dayanmalı. Çok çaresiz kaldım, çok kimsesiz, sığındığım limanların fırtınaları başımda koptu dayandım. Şimdi de saatler belki dakikalarla bitecek yolun sonunda dayanmaya çalışıyordum.
Rauf ben ve tanımadığım iki kadın polisle bindiğimiz uçağın gürültüyle San Marino şehrine inişiyle dağılan her bir parçam yavaşça birbirine yapışmaya başladı. Heyecan durmadan tekleyip her an kalbimin duracağına işaretti. Hâlâ dünyayı aydınlık gördüğüm için bile şükrederken bunun hemen son bulmasını istiyordum.
Uçağın içindekiler inişle kendini toparlamaya başladığında sivil ve oldukça gizli polisler Rauf'un yanına geldi. İnmeden evvel eline iki anahtar tutuşturup yanından ayrılıp uçağın açılan kapısına ilerlediler.
Ben ayağa kalktığımda dar paça pantolonun bilek kısmından kasıklarıma dek uzanan darlığı sanki kan akışımı durdurmuştu. Elbette ki saatlerce aynı yerde hiç kıpırdamadan durmak da cabasıydı. İki bacağımı hızla saran uyuşmayla sendeledim. Rauf son anda kalkıp kolumdan tuttu.
"İyi misin?" dedi, sıkmadan tuttuğu kolumla denge sağlamak istedim.
Başımı ardı ardına aşağı salladım. "Uyuşmuş." dedim, önemli bir şeyin olmadığını bilmesi için. "Neyin anahtarı onlar?" diye sorunca uçağın anons sesi geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CÜSALE
Aksi•tamamlandı• "Cinneti var edenler, cennete alınır mıydı?" ©️Kitabımın tüm telif hakları bana aittir. Kopyalanma, özetlenerek izinsiz bir şekilde başka sitelerde yayınlanması veyahutta çalınması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.