Selamlar çiçeklerim^^
Heyecan hat safhada olarak geldimmm
Bizim dünyamızda tarih 27 Aralık biliyorsunuz, bu da demek oluyor Bersagilerden Bers. Menşah Morgas'ın doğum günü🌵
İyi ki kalemin ucu hislerini almış ve seni yazmama izin vermiş diyorum. Bana çok şey kattın. Benden bir parça değil, beni kendine bir bütün yaptın. Seni tanımak, tanıtmak en özel duyguydu.
Hep ol, hep kal. İyi ki doğdun nişancı. ❤️
Yorum yapmadan ve yıldızlara basmadan geçmeyiniz.
Keyifli okumalar ✨🕯️
"Söylemek istediğin ne?" diye sordum, ona dönerek. "Açık konuş."
Maske ağzımı kapatırken cümlelerin boğuk çıkmasına aldanmadan çattı kaşlarını. "Yeterince açık konuşuyorum çiçeğim."
Kapı yüksek bir gürültü ile açıldığında Menşah'tan yüzümü çevirdim. Kapıyı açan iki kişi siyah, ağır giyimli, saçları ve ifadeleri dış dünyadan kopmuş biraz da metalik havası taşıyordu.
Neşeyle baktıkları yüz Menşah'ın değil benimdi. Heyecanla kapının arkasında asılı kalan elleri nihayet düşmüş öne doğru adımlar atmasına izin vermişti.
Siyah ruj dudaklarına dağılan kızın, göz etrafında ağır siyah far ve eyelenir çizgileri taşıyordu.
Diğer yandan oğlan ise kara gözleri yetmemiş sanki göz altlarına siyah kalemle çizmişti.
Kendimi bir an tuhaf dünyadan açılan kapının önünde sanmıştım. Eğer ki burası başka dünya değilse ağır insanların takıldığı bar yeri olmalıydı.
"Hey Mev!" diye bağırdı kız coşkuyla. "Hoş geldin! Sonunda Tanrım, sonunda gelebildin!" dedi heyecanı gözlerimi yaşartsın diye bekledim ancak beni geri adım atıp Menşah'ın göğsüne çarptım.
"Heyecanını maruz gör." diye mırıldandı genç oğlan. Genç dediğim de benimle yaşıt gibi duruyordu. "Seni çok bekledik."
Yeni bir şok üstüme çöktü.
"Pi." dedi Menşah, uyarırcasına geri çekilmesi istedi. Pi adındaki kız bana sarılmak için adım attığında keskin nişancı olduğunu yeniden ispat eden bakışla hamlesini püskürtmüştü. "Temas sevmediğini söylediğimi sanıyordum." Bir kez daha uyardı. "İzin ver içeri girelim. Ve o istemedikçe ani hareketler yapma."
"Men doğru söylüyor. Heyecanını anlıyorum ancak zamana bırak. Kim olduğumuzu bile bilmiyor." dedi genç oğlan. Pi adındaki kıza göre oldukça sakin gözükse de onunda gözündeki heyecanı görmek mümkündü.
"Neler oluyor?" diye sordum. Kendimi Menşah'ın göğsünden ayırıp gözlerine odaklandım.
Menşah alnıma dudağını kısaca değdirdiğinde; "İçeri girelim." demişti sadece.
Benim nabzımın atışından pekâlâ haberdar mıydı da bu kadar sakin kalıyordu?
Ellerini cebine soktu ve kapının önünde duran ikiliden geri çekilmesini istedi. Adımlarım deli gibi içeri gitmeye korkarken yerimde durmanında bir faydası olmazdı biliyordum.
Menşah'ın attığı adımların belki aynısı benim bacaklarımdan zemine düştü. Kırmızının hakim olduğu dar koridorda sürüsünü kaybetmiş koyun gibi ilerlemeye devam ettim. Ağır ağır kolonlar, tavanlardan sarkan kalın ipler, düğümleri duvara sarmaşık edasında tutulmuş bizim ülkemize ait olmayan tasarımla beni karşılamıştı. Menşah benden daha büyük adımlar atarken hızımı biraz arttırıp ellerini tutmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CÜSALE
Aksi•tamamlandı• "Cinneti var edenler, cennete alınır mıydı?" ©️Kitabımın tüm telif hakları bana aittir. Kopyalanma, özetlenerek izinsiz bir şekilde başka sitelerde yayınlanması veyahutta çalınması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.