Canımın içleri...
Merhabalar.
Hepinizi kocaman özledim. Uzun bir aradan sonra gelsem de benim için şu an paha biçilmez.
Satırlarda yeniden sizleri göreceğim. Arayı eskisi gibi açmayalım.
Gökhan Kırdar, üstüme basıp geçme.
Mabel Matiz, Boyalı da saçları.
Locked away, Adam Levine, R city.Isâr; benim olan, bana verilen O'nun olsun.
Keyifle okuyun.
🌗
Yurdun dediğin yerde, yedi yerden vururlar insanı.
Burası huzurun başkenti dediğinde ise işgal ederler içini.İnatla yaşıyoruz aslında, hepimiz sızılarla uyanıyoruz sabahlara. Günahlar öyle artmış ki, kişinin kendisine bile fazla geliyor ne acı. Taşıyamadığı yerlerde bir durağın önünde yüklüyor üstüne...
Sessiz santimler açılıyor da dikiş tutacak et parçaları üstümüzde kalmamış. Hak diyenlere, kalbinin ekmeğini yiyenlere. Ne kör bir yalan ki kapılıp gitmişiz. İnancımız tek yola hariç tüm yollara var. Dünya daim yanıyor, dünya daim gözyaşı döküyor... Acının harlanıp artması da bundan aslında.
Gerçeklerin giydiği kıyafetleri yalanlar çalmış, her insanoğlunu kör etmiş.
Dakikalar geçti, ben sandım ki yaşadığım yaş kadar geçti. Ömrümden yaşadığım bir ömür kadar çalındı. Kendime gelemedim.
Birbirini rüzgarlı şiddetle takip eden zamanın içinde kala kaldığımda gözlerim keskince Menşah'ın gözlerini seyrediyordu.
Bana kaç dert getirdi diyorum defalarca. Yıllar önce elimden tutarsan seni her iftiradan acıdan kurtaracağım diyen adamın çehresine kapılmaktan çok zulmün göbeğinde can çekişe çekişe bakıyordum.
Onun adımlarını ilk takip edip hasarların içine atıldığımda sadece günlük demiştim, gün sürecek Mevsim, gün olacak ve bitecek.
Yaşadık, yaşandık.
Daha da başlayan kederlere doğru atıldık. Onun şehrinde doğumu olan ülkede kıssadan geçecek dediğim her sabahın ne denli izler bıraktığına yeniden şahitlik ettim.
Bizim sonumuz birbirimize verdiğimiz inançla bitecek, ardından da biz olamayan her ana veballe ortada kalacağız.
"Bu ne demek oluyor?" dedim, uzun süre seyrettiğim çehresine karşı, durmadan çalan aramaya karşı... Sadece ne demekti diye bildim. Sözleri yaptığı eylemle bir olması mümkün değildi, çünkü sözleri anlamsız ve bir anlamı dahi kabul etmeyen türdendi.
Kısa bir bakışını hissettim, sonra çevirdi kahvelerini. "Baba." dedi ekrana doğru, sesinde yedi babasının ettiği ne zulüm varsa tek tek dokundu bana.
Bilgisayarın penceresinde açılan yüzden evvel sesi ağırladı. Aylar sonra döndüğüm evde sesini işitmek istediğim son kişi Sante Morgas iken ilk onun sesiyle karşılaştım. Bu da görünmez bir işkenceydi.
"Oğlum?" diye sordu Sante Morgas, şaşkınlığı tellerine düştü.
Hiçliğin ortasına doğru koşmuş bedenimi yeniden hiçe sayan Menşah'dan varlığımı çekip Sante'ye dikkatle bakar oldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CÜSALE
Action•tamamlandı• "Cinneti var edenler, cennete alınır mıydı?" ©️Kitabımın tüm telif hakları bana aittir. Kopyalanma, özetlenerek izinsiz bir şekilde başka sitelerde yayınlanması veyahutta çalınması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.