Çınlıyor, çınlıyor, çınlıyor sesler susmuyor. Beynimin içinde şimşekler çakıyor, ayak ucuma kadar ağrılar yolluyordu.
Kararan gözlerim, o gözlerin rengini aldı. Dünya bir anlık durdu. Dünya bir anlık merhamet etmeyi bıraktı.
İçimde bağırışlar ibreti âlem için yükselirken bacaklarımda derman kalmadığına ikna olmuştum. Titriyor, korkuyor, gözyaşım düşmesin diye yalvarıyordum. Ağlamak istemiyordum. Ağlamaktan nefret ederdim. Şimdi o nefreti kendime yapamazdım. Yoksa hayatım boyunca olan tüm nefrete boyun bükme mecburiyetine girerdim.
Banyo kapısını zor da olsa açtım. Öyle ruhum çekilmişti ki tahta bir parça kapıyı bile açamıyordum. Ya sabah ne yapacaktım. O gözü dönmüş, kendini acının esiri yapıp, milyonlarca insana acı yaşatanların arasında. Menşah o an ne yapardı.
Susardı, tıpkı Pietro'nun son kurduğu cümleye sustuğu gibi.
İçeriden tek bir kelimenin sesi dahi gelmedi. Bozguna uğramıştım. Beni ateşe bile isteye atan Menşah'a içim, içten içe nefretle harlanıyordu. Bugüne kadar varlığı için şükür ederken, kendi verdiği kararların ucu bana değiyordu.
Acımasız yüzünü biliyordum. Ve görmeye korkuyordum.
Hızla banyodan içeri girdim. Tek çırpıda giysilerimi çıkarıp rastgele banyo köşesine fırlattım. Alt çenem, üst dudağıma sertçe değerken tüm dişlerimin dökülüp ortalığa dağılması an meselesiydi. Banyo soğuktu, spor ayakkabılarımı çıkarmışken zeminin soğukluğu ruhumun dibine girip oraya acıyı bırakma telaşına girmişti. Titrek adımlarımla küvete ilerledim. Sıcak suyu açtım, küvet daha dolmadan kendimi içine bıraktım.
Kasıklarıma, ayak ucuma, bacaklarıma usul usul değen sıcak su beni yakacak kadar sıcacıktı. Delirdiğimi düşünüyordum, lakin delirmek için çok geç kaldığımı biliyordum.
Amintore ve Ottone.
İki eğitim uzmanı. İki merhametsiz adam. İki gözleri insan görmeyen şahıs. Ve bunlar yarın yanımda olacaktı. Belliydi, bugüne kadar gelen herkesten çok farklı olacaklardı. Hislerim bunu en başta söylemişti, inanmak istemediğim anda ise Pietro ve Cesare beni inandırmıştı.
İkili çok güçlülerdi. Onların elinden çıkmışlardı, anladım. Kalbim bir yandan güçlü olmanın verdiği mutluluk ile çarparken diğer yandan alacağım yaraları da düşündüm.
Tüm fiziksel şiddeti görmüştüm. Tüm zihnen olan şiddeti bile yaşamıştım. Daha kötüsü olacak mıydı, Menşah her daim kötünün daha kötüsü olabileceğini söylerdi.
Her sözü kafamın içinde yankılandı. Şimdi beynimin içi boş bir tenekeden farksızdı. Tokmakla vuruluyor çınlaması en ince bezleri bile yırtıyordu.Küvetten buharlar yükseldi. Büyük bir buğu banyoyu esir altına aldığında gözlerim hiçbir ayrıntıyı göremiyordu. Berrak bir su vardı, tenimin en ince ayrıntısını dahi gösteren su.
Hissediyordum, sudan çok korkuyu. Hâlâ içimde söküp atamadığım acılar beni lime lime eden seslerle bir oldu.
Menşah da diyor, gözleri diyor. Merhamet bir yere kadar. Ben de bir yere kadar. Menşah da diyor, artık ayağa kalk. Artık kalk ve kim olduğunu hatırla.
Benim en büyük hatamdı. Ne Menşah olabilmiştim. Ne de babam. Adaletin keskin kılıcı tam ortadaydı. Benden yanaydı lakin ben adım atmayacak kadar perişandım.
Arı vızıltısı vardı. Arılar dönüyordu, arılar kanat çırpıyordu. Kulağım bu sese alışıktı. Yine gelmişti, kulağımın perdesini yırtan sesler bana sabır diletecek kadar acımasız davranmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CÜSALE
Aksi•tamamlandı• "Cinneti var edenler, cennete alınır mıydı?" ©️Kitabımın tüm telif hakları bana aittir. Kopyalanma, özetlenerek izinsiz bir şekilde başka sitelerde yayınlanması veyahutta çalınması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.