Zelemele, dıle mosa
Aytekin Ataş, ŞahdamarBeğenirseniz oy ve yorumlarınızı bölüme bırakın...
Yeniden geldik Cüsale Soldatileri!
Keyifli okumalar!23. Bölümün devamıdır, bilginize^^
🕯️
Kabaran kalbim. Göğüs kafesime fazla gelen, canımı hiçe sayan, atan her damarı tıkayan o derin kabarıklık. Ağara olan kanların her günahı, günden güne uzayan yolları...
Bir ölü dirilir miydi. Günahı affedilse bile geri gelmesi mümkün müydü. Değildi elbet. Zira dönüşü olmayan tek yol ölümün biçtiği uzun yol değil miydi. Öyleydi.
İnsanlar unutuyordu.
İnsanoğlu, insanlığa zarar verirken asıl şeyi unutuyordu. Bir gün yok olacağını. Mahşer günü acıdan başını kaldıramayacağını. Bedeni çırılçıplak meydana bırakırken Allah'ın verdiği acıdan baş bile kaldırmayacağını.Asıl zararın o gün geldiğinde açığa çıkacağını... İnsanoğlu her şeyi unutuyordu.
Allah diyor ya; Ah günahkar insanoğlu. Ah helali haramı unutan insanoğlu.
Emir verdi. İnsanlık öldü. Emir verdi. Cinler öldü. Melekler öldü, hayvanlar öldü.
Geriye ne kaldı?
Günahları, göremediği ağır günahları.
İnsanoğlu doğduğu an ağlar, çünkü an rahminden kopartılmıştır. Ve insan o gün gözyaşı döker; neden beni o geniş rahimden kopardınız da bu dar dünyaya yolladınız!
İnsanlık ağlar, önüne kısa bir hayat verilir ve ağlar.
Önceki hayat hatırlanmaz, şimdi ki hayat can yakar, son hayat ise tamamen bilinmezliktir.
Biz yarı şeylerin farkında olsak da hep görmezden gelerek kolaya kaçma derdindeyiz. Bildiğimiz şeyler fazla, zira zihni nasıl kullanıyoruz farkındayız.
Canımız artık düne göre çok daha fazla yanıyor. Yarının mucize ile dolu olmadığını, sevgisizliğin kanımıza ağır ağır girdiğini hepsini biliyor ve görüyoruz. Ancak elden gelen ise çaresizliktir.
Oysa çağın en büyük sorunu; çarelerin tükenmesiydi.
Bugün bir mucize olmayacaktı. Kapıyı tıklatan bir ses, o sesin ardından açılan yüzün faydasızlığı olacaktı. İnsanlık bunu görmüyordu. İnsanlık görmeye çalışmıyordu bile.
Nedeni neydi bilmiyordum ancak bana ait olan parmaklar durmak bilmeden masanın köşelerine çarpıyordu. Aldığım yoğun nefeslerin hırıltısı yüksek dağların eteğinde dolaşırken kan akışımın sessizliği bıçağın keskin tarafına muhtaçtı. Vücudumda olan, Allah'ın verdiği kanın kırmızısı bile fazlaydı bana. Kan dökülsün, ya da donsun diye bize verilmişti. Er ya da geç denileni yapacaktı.
Cesare ve Pietro küçük salonun koltuklarına hissizlikle oturmuş hafiften uykulu gözleri açılıp kapanmaya yüz tutmuştu. Televizyonda boş geçen haberler, anlamadığım dilin ülkesinde olup biten sesler ilgimi çekmiyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/222442695-288-k358549.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CÜSALE
Action•tamamlandı• "Cinneti var edenler, cennete alınır mıydı?" ©️Kitabımın tüm telif hakları bana aittir. Kopyalanma, özetlenerek izinsiz bir şekilde başka sitelerde yayınlanması veyahutta çalınması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.