Merhabalar!
Yeniden geldik efenimm.
Bildiğiniz üzere geçmişten iki bölüm araya girdi, o bölümleri okuyup parçaları birleştirmemiz lazımdı ki akıllarda sorular çoğalmasın.
Nerede kaldıysak oradan devam. 30. Günahın Oku bölümü eğer ki unutanlar varsa dönüp tekrardan okuyabilirler. Çünkü bu bölüm o günün sonundan devamdır.
Keyifli okumalar ^^
🕰️
Dudaklarımda sancılı bir iz. Hiç geçmeyeceğini bağıran soğuk ıslaklık. Kalbimin sökülmüştü çoktan, sökülmüş ve benden uzağa belki bir taşın altına, kervanın ayak basmadığı kuru çöle. Neresiydi gizliydi. Ancak uzaktı çok uzaktı bu kesindi.
Kalbim olmuş olsa böyle mi olurdu?
Kalbim yoktu.Sorgusuz sualsiz açılan kalp kapısının eşiğine zihnim her gün ihanet ediyordu. Acıma duygusu körelmiş, küle döndürüp havaya teslim etmişti.
Siyahın en koyu tonu gözlerim, kirpiklerin masanın üzerinde çekilen örtünün havaya kalkan ahengiyle rast giden bir doğruda yukarı kıvrıldı. Beyazlığını yitirmiş ellerime koyu gözlerim öyle bir baktı ki, anın içinde yerin dibine gömüldüğümü hissettim. Kaç tabaka indim o yere, kaç kez çakıldım, zorlandım sayacak akıl yoktu. Yine de gözlerim ellerimi görmek istemedi.
Boz'un kanı gitmişti belki, yine de boğazıma kadar inen ağrılı tat silinmiyordu.
Masumların kanını döken adamın kanı... demişti Menşah. Temizlendi belki kan, suyun berrak saf güzelliği silip attı ancak hissettiğim o ağrılı büyük histe sanmıştım ki kan çoktan damarlarıma yayılmıştı. Derinin en altına sızmış, kalbime kadar uzanmıştı.
Bundan belki ellerimi kara görmem, vicdanını yitiren adamın günahına bende ortaktım.
Ona karşı doğrulttuğum silahın tetiğine basan parmağıma baktım.
Eklemim en ufak hareketi binlerce damla kanı suratıma çarparken aklıma nasıl mukayyet olmam gerektiğini hiç bilmiyordum. Boynumun ağrısı kendini her belli ettiğinde çizikleri düşünmemem gerektiğini anlıyordum. Bu bana fazlaydı üstesinden gelemezdim. Boz'un masmavi gözleri tek an ayrılmıyordu, hep karşımda durmadan vesveseler veriyordu.
Tozun sarılı olduğu aynanın karşısına sırtıma binen yükü görmeden tekrardan geçtim. Gri, bol bileğimde lastiği sıkı eşofmanı tam göbeğimin üzerine kadar çekerken kalçalarım eşofmanın kumaşından olsa çok belirgindi. Bunun olması canımı sıkmıştı.
Üstünde Morgas yazan sweatshirt Musa'nın cidden nasıl ergen olduğunu apaçık kanıttı. Kim soyadını bir sweatshirte bastırırdı ki?
Siyahın beyaz damgasına yüzümü ekşitsem de, saçlarımı son tepede topuz yapıp odadan çıktım.
Musa'nın hemen karşısında yer eden oda gözüme çarptığında duraksadım. Menşah'ın odasıydı, kahverengi kapıya inceler nitelikte uzun uzun baktım. Eskiydi evet, en dikkatimi çeken aslında çok fazla hırpalanmış kapı olmasıydı. Tokmağı asılı duruyordu, yerinden çıkmış olmalıydı. Her noktada çok delik olmasa da ilk bakışta sert bir cismin çarptığını anlamam gecikmemişti. Tahta kapının çatlakları öyle çoğalmıştı ki aklıma direkt gelen Menşah'ın olduğundan çok daha sorunlu bir adam olmasıydı.
![](https://img.wattpad.com/cover/222442695-288-k358549.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CÜSALE
Action•tamamlandı• "Cinneti var edenler, cennete alınır mıydı?" ©️Kitabımın tüm telif hakları bana aittir. Kopyalanma, özetlenerek izinsiz bir şekilde başka sitelerde yayınlanması veyahutta çalınması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.