65 |Nefsani|

3.9K 320 141
                                        

Final için son 1!

•••

Menşah Morgas

7 gün sonra...

Haber kanallarında hâlâ yılların geçmesine rağmen aynı haberler dönüyordu. Ülkeler değiştirmiş, evler bırakmış geri dönmüştüm ama haberlerin türü hâlâ aynı duruyordu.

Kumanda ellerimin içinde parmaklarım tuşların üstünde değiştirmek için beklerken spiker kadına belki haberin sonunda önemli bir şey söyleyecek diye kulaklarımı açmış dinliyordum.

Canımın sıkkınlığı boyumu bile aşmıştı. Televizyonun sesi, mutfakta ki adamın sesini güzel sanıp şarkı söyleyen sesi hepsi beynimin patlamasına yakındı.

Aslında evdeki seslerden mi rahatsız oluyordum yoksa, onun sesinin olmamış olduğundan mı? Karar veremiyordum. Sadece ev dediğim yerin duvarları birazdan üzerime düşecek, ben altında kalacakmışım gibi hissediyordum.

Mevsim yedi gündür eve doğru dürüst gelip gitmiyordu. Aramaları çok nadir açıyor, sesini çok kısa bir süreyle duyuyordum. Yüzünü bazen görüyor bazen de görmüyordum.

Katye Amir'in isteği üzerine çoğunlukla onun yanında kalıyordu. Böyle bir durumu elbette ki bekliyordum ama böyle değil. Mevsim zaten evde olmamak için bahane arıyordu, çünkü burası onun için ev anlamını taşımıyordu. Haksız diyemezdim haksız olacak durum yoktu. Beş yılını yakanların başında babamda yer alıyordu ve burası onun eviydi. İnsan zarar gördüğü birinin yüzüne bakmaya tahammül dahi etmezdi, ben ise burada kalmasını bekliyordum.

Uyuyordu, oturuyordu ama asla saatleri geçmiyordu. Çekip gitmek için aradığı nedenleri Katye ona sonsuz şekilde vermişti.

Ona en son yedi gün önce süresiz sarılmış, öpmüş kokusunu içime çekmiştim. O günden sonra gözlerine bile hasret kalmıştım. Belki sınırı aşmıştım, belki ona uzun süre sarıldığım için şimdi özlemle sınanıyordum.

Kafam allak bullak olmuştu, yoktu yanımda değildi. Ne o, ne annem. Kimsem yanımda değildi ve ben salonun koltuğuna oturmuş hareketsiz şekilde televizyon izliyordum. Musa burada olsa bile onun da evden çıkması yakındı, onunla birlikte dışarı çıkmayı düşündüm ama Mevsim gelirse ona kapıyı açacak kimse olmazdı, bunun olmasından korktum ve dışarı çıkma planlarını kafamdan attım.

"Nişancı!" diye bağıran ses, şarkısını yarıda kesen Musa'nın sesiydi. "Yemek yemiyor musun?" diye sordu, başını mutfağın kapısından çıkardı.

"Hayır," dedim, bacaklarımı yerden kaldırıp koltuğa uzattım.

"Peki çay?"

"Çay içerim," dediğimde gözlerim tavana dikilmişti.

"Siparişiniz alındı Nişancı," dedi keyfi tavanda ama sürekli unuttuğu benim artık Nişancı olmadığımdı. Bayrağı teslim edip bu ülkeye adım atmıştım, kardeşim anlamakta zorluk çekiyordu. "Yiyin için, Sıla Sultan gelindiğinde evlatlarımı aç bıraktın demesin!" dedi, sesi duvarlara çarpıyordu. "Senden ve karından bahsediyorum." diye ekledi. "Ben aç gözlü olduğum için aç kalmam." dedi, gülüyordu ve gülerek dizlerine vurduğunu duyabiliyordum.

"Ha ben şimdi anladım," dedim iki kolumu göğsümde birleştirdim. "Sen ondan mı haftalardır evde yemek yapıp duruyorsun?" dedim. Evde olsak, olmasak her türlü bir şeyler hazırlar kenara bırakırdı. Annem yedi gündür iş için şehir dışında yer ediyordu ve ev tümüyle Musa'nın elleri altında kalmıştı. Evelallah evi çekip çevirmeyi iyi biliyordu, elinden her iş geliyor kendini arka plana asla atmıyordu.

CÜSALE  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin