Tuşların üstünde gezinen parmaklar,
O parmakların sahibi piyano notalarını bile unutmuş kadın.Bir, iki üç diyor durmadan.
Beş, dört üç diyor vazgeçmeden.Bilmiyor,
Unuttuğunu kabul edemiyor, ağlamıyor ama ayağa kalkmamak için zihniyle mücadele ediyor.Yenilmedim diye hatırlatıyor kendisine, hiçbir insanoğluna yenilmedim, insanoğlunun yaptıklarına hiç yenilmem.
Devam ediyor. Mevsim Morgas devam etmek istiyor.
Evin içinde notalar dönüyor, duvarlara çarpıyor, unutulan her an geçmişin arasına karışıp kayboluyor. Tam bir haftadır durmadan deniyor Mevsim, tekrardan hayal ettiği, yaşamak dediği tuşların üstüne parmaklarını emanet ediyor bıkmak ne bilmiyordu. Çalışıyordu, kendi için, kendi istekleri için çalışıyordu.
Sürekli, ısrarla çabayla denemesine rağmen hâlâ istediği sesleri yakalayamıyordu. Zamanından ondan aldığı eksiklik çabucak dolmuyordu, biliyordu.
Derin bir nefes aldı Mevsim. Gözlerine yaş toplandı ama dökülmesine izin vermedi. Yumruk yaptığı parmaklarına öfke toplandı, acı ondan alınanlar... Hepsini yumruk yapıp piyanonun tuşlarına vurdu, hunharca, durmadan.
Çığlık atmak istedi ama yapamadı. Onu durduran biri vardı.
Başını piyanoya gömdü Mevsim, unuttuğu tüm yaslar dirilmesin diye gücünü arttırdı.
Kapı çalıyordu,
Tık tık.Duymuyordu.
Defalarca çaldı. İçeride bulunan Mevsim duymadı çünkü algıları kapanmış durumdaydı. En sonunda kapıyı çalan eller durdu yerine kilit konuştu.
Piyanonun tuşlarından akan karışık notalar içeriye adım atan adamın ayak seslerine ortak oldu. İki tarafın eşit hissi birbirine aynı anda buldu. Mevsim omuzlarında bir el hissetti ama irkilmedi. Boynuna bir öpücük bırakıldı. Mevsim başını piyanodan kaldırdı.
"Hevesle eve dönüyorum," diye fısıldadı. "Kapıyı çalıyorum, bekliyorum... Sırf güler yüzünü görmek için, sence bu yaptığın adil mi?"
Mevsim'in yanağında daha taze yaşlara denk geldi kahve gözleri.
"Yapamıyorum Menşah," dedi nefesi ağrılar içinde çıktı. "Çalamıyorum, asla istediğim gibi çalamıyorum."
Daha çok kızdı kendine Mevsim, daha çok yandı canı. Menşah'ın boynunu öpen dudakları bile yetersiz kaldı.
"Kendine inan," diye hatırlattı. "Çok seviyorsan inandır kendini, ağlama... Olmuyorsa dene, tekrar tekrar dene, ama ağlama." Saçlarına dudakları değdi. Onu bu hâlde görmeye dayanamıyordu.
Piyanonun başına sürekli oturmazdı Mevsim, bazen dener bazen hemen vazgeçerdi. Vazgeçsin istemiyordu Menşah ama kendini harap etmesine de dayanacak gibi değildi.
Mevsim tekrar kollarını sıvadı. Menşah kendini yanına bıraktı. Kolları geniş karnına dolanmaya çalıştı ama hepsine yetemedi. Kendi içinde tebessüm etti.
"Hayranın benim," dedi, yüzünü omuzlarına yasladı. "Benim için çal, sana hayran adam için çal." dediğinde Mevsim'e bir cesaret geldi.
Kendini az öteye kaydırdı ve Menşah'ın iri cüssesine yer bıraktı. Derin bir nefes aldığında yeniden çalmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CÜSALE
Acción•tamamlandı• "Cinneti var edenler, cennete alınır mıydı?" ©️Kitabımın tüm telif hakları bana aittir. Kopyalanma, özetlenerek izinsiz bir şekilde başka sitelerde yayınlanması veyahutta çalınması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.