Selam güzel hanım ve beyler...
Nasılsınız, nasıl gidiyor. Cüsale sizlere keyif veriyor mu?
Merak ediyorum. Bu kitabı okuma nedeniniz ne?
Şöyle ufak sorudan başladık ama renk olsun işte.
Çok tutmadan. Oy ve yorumlar unutulmasın.
Keyifli okumalar...Ahmet aslan, çeşmi siyahım (dinleyin efendim.)
⚔️
Aldığım nefesler zehir boğazımda.
Dokunduğum her yer harabe.
Süründüğüm yollar taşlı dikenli.Kalbine girdiğim adamın ruhunu bile çürüttüm ben.
Kardeş olup acımı gören iki adamın boynuna ahı alınmamış vebal gibi yüklendim.Günahtım. Dört yanım günah. Bakışım günah. Adımlarım bile günah.
Kaybettiğim canımın tepesi çivilerin zulmüyle çakıldı. Kapattım gözlerimi, isteğim zamanı savurup geriye gitmekti. Beş yıla dönmek, bu hengameden sıyrılmak hiç kimsenin içinde azap olmadan kurtulmaktı gayem.
O ana dönmek. O anda ölmek.
Bir güç belirmedi ruhumda. Düşüşlerime mâl olan o güç mıh gibi kazıdı bulunduğum yere.
Geriye zaman akmadı. Zaman ileri sarmadı, zaman günahı sırtladı dolandı, gitti geldi. Tam karşımda durdu.
Yüzüme doğru gelen elin sahibi korkumun da çıkış adıydı.
Tutunduğum duvarların eski boya kokusu içime işlerken parmaklarımın tüm işlevini yitirdiğini anlamam geç olmamıştı. Sırtım kendi sayemde sertçe duvara yaslandı. Başımın dağıldığını fark ettim. Her zerremde çatlakların sesi yükseldi. Kalbim kalkıp indi, göğsümün şişkinliği aldığım nefesin yarısını dışarı atamamdandı. Ciğerlerim mi patlayacaktı, tam da şimdi patlayabilirdi. Kemiğime örtülü et parçası düşecek miydi yere, düşebilirdi.
Dudağım yerinde durmadı, üst üste gelmiyordu sarkıyordu. Hırıltı dolu gırtlağım ölümü çağırmıyor, o ölümü içine hapsediyordu.
Gözlerimin iç içe girdiğini görüş alanımın daralmasıyla anladım.
Burnumun üzerinde hissettiğim eller önceki hayatın nasıl bir kölelikten kopup geldiğini bağırdı. Duvarın yarılmasını diledim o an, o duvarın yarılıp beni içine almasını bekledim. İmkansız belki, ancak karşımdaki suretin imkansızlığı tüm imkanların sesini açmıştı.
Yüzümdeki maskeye iki parmağı düştü. Orta parmağına mavi siyah renkle VIII yazısı vardı. İşaret parmağının tam ucunda, gördüğüm yerde ise XV yazıyordu. Dikkatimin bitmesini istediğim de kirli ellerin bu kadar net yakınımda olması kilidi dizlerime vurmuştu.
Boz.
Maviliğin gizlendiği gözleri aynıydı, saçlarının sarısı bitmişti belki ama elmacık kemiklerine kadar uzanan dövmeleri hiçbir şeklini kaybetmeden duruyordu yerinde. Başkası olsa tanıyamazdım ama insan kendisine acı veren yüzü öldüğü gün bile unutamazmış. Tıpkı şimdi Boz'u unutamadığım gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CÜSALE
Acción•tamamlandı• "Cinneti var edenler, cennete alınır mıydı?" ©️Kitabımın tüm telif hakları bana aittir. Kopyalanma, özetlenerek izinsiz bir şekilde başka sitelerde yayınlanması veyahutta çalınması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.