28 |Asillerin Asıl Yüzü|

14.3K 896 241
                                    

🍂

Yeniden beraber.
Yeniden merhabalar...

Bildiğiniz üzere tarih bugün bizim evrenimizde 15 Ekim.
Bu da demek oluyor ki, sevgili arkadaşlar benim güzeller güzeli karakterim Mevsim'imin doğum günü.

Bölüm atma gibi bir isteğim bu dönemde pek yoktu, ancak evde otururken aniden aklıma düştü ve hem Mev için hem de bizler için özel kalması adına neden bir bölüm atmayayım dedim.

Mevsim Mirkan, soyadının cesetten kefene dönüşmesine rağmen dimdik duran kadını.

Zihnimin doruğuna düştün,
Parmaklarımın ucundan kara kaleme aktın,
Umudum ve gücüm oldun.

Ve iyi ki de oldun.
Doğdun.

"15.10" Tarihleri sen güzelleştirdin.
İyi ki doğdun.

🍂

Soğuk kasvet döndü şehrin içinde. Dolaştı, dolaştı ve o kasvet ruhu yanık olan bize denk geldi.

Dağın yüce boynu vardı karşımda.
Korkusuz kalkan omuzları çelikten yapılmış kadar sert gözüktü gözüme. Donmuştu yüzüm, dinmişti kalp atışım.

Aziz karanlığın içinden yanan aydınlığa dökülen toz taneleri serpildi gözlerime. Çıra yanışı ilmek ilmek işlendi. Tutunamamak nasıldı, tutunmak isterken düşmeye yer açmak?

Şoke dolu aldım nefesimi, hayretle baktım. Korkusuzca onun gibi durdum. Aramızdan geçen saniyelerin ardından adımları bana doğru geldi.

Mesafe vardı, o mesafe için biçtiği yemini hâlâ koruyan bedeni arayı kapatmadı. Hatırlıyordum, kullandığı her sözü, gözünden geçen yılların büyük öfkesini hepsi zihnimin en altında yer ediyor oradan çıkmak için çaba verse de günahın azabı benim boynumda öylece kalmıştı.

"Mev." dedi, beklemediğim bir anda. Beklemediğim kadar da pürüzsüz sesle.

Başım önümden onun kadar dik olmayan şekilde durduğunda ruhuna bürünen ateşin dumanı üzerime çoktan bulaşmıştı. Mesafe engel değildi. Gözlerimi anı karartıyor, sızıları deri altından her zerreye nüfuz ettiriyordu.

Kimse yoktu.

Karşımda duruyordu ve kimse yoktu.

Cehennemin hangi katına düşmüştüm ben. Öyle ki asla dediğimin gözümün önünde dikilmesine şahitlik ediyordum. Azap mıydı çektiğim, yoksa yarının iyiliğine olan sınavım mıydı başlayan?

"Görmeyeli dilsiz mi oldun?" diye sordu. Türk dilini kullanırken araya ufacık aksanı bile sokmayan pürüzsüz dili, tüylerimi ürpertmişti. "Yoksa yeminli misin?" Attığı adımın hışırtısı çığlıklarla eşitti. "Hangisi, hayat sana daha nasıl günahları verdi. Merak ettim." Çarpık şekilde güldü, sanki omzunda hiç günah yokmuşta benim günahlarım belli olmuş gibi... "Kara gözlü, kara pençeli Mev."

CÜSALE  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin