27.12.2018

11.9K 683 322
                                        

Bazı anları okumak lazımdır değil mi?

Hisleri, yaşanılanları, geçmişi...

Diğer bölümlerin gidişatıyla bağlantısı yoktur, özel bölümdür.

Pinhani, Aşk bir mevsim
Hüsnü Arkan- Feyza Eren, yağmurlar

🕯️

27 Aralık 2018

"Kar yağıyor." dedim çok sakin bir sesle. "İçeri gel, üşüme."

Yavaştan bastıran karın şiddeti artıyordu. Kış vaktindeydik artık, havalar soğumuş dışarı çıkmak zor bir hal almıştı.

"İyiyim böyle, sen gir içeri zaten bünyen çok zayıf hastalık kapma." dedi, sabır dolu nefesi çekti ciğerine. Belki de şimdi onun yanında olmam, onu düşünmem bile rahatsız ediyordu.

"Seni düşünüyorum Menşah, tişörtle karın içinde oturuyorsun, kötü olacaksın." dedim ona karşı bir adım attım.

Karın üzerine basarken içe doğru kayan yerin sesi kulağımda dolaştı.

Menşah kardan zar zor gözüken bir kütüğün üstüne oturmuş, haki yeşili eski tişörtle öylece ruhsuzca duruyordu. Gözleri ufku, dudağı zararsız kelimeleri istiyor gibiydi.

İyi değildi, nedendir bilinmez bu aralar havanın kasvetinden bile daha fazla bir kasvet vardı üstünde. Kaşlarının üstünde, kahve gözlerinde. Görüyordum ama nedeni bilmiyordum. Konuşmuyordu da çok, belki yorulmuştu artık, aynı evde kalmak, hissiz duyguların eserinden görünen yüzüme lanetin pençesi ile görüyordu.

Asla emin değildim, çünkü Menşah sıvası günden güne zemine düşen duvardı. Kimseye tutunamıyordu, tutunsa yerle bir olup dört tarafını paramparça ediyordu.

Benim için nedense sorun değildi, öyle ki parçalarım yedi ülkede gezip gömülürken tutunsam zararlı çıkmam diye düşünüyordum, yine acırdı bir taraflarım, ağrırdı. Sonra iyileştiren de olmazdı.

"İyiyim Mevsim, emin ol iyiyim." dedi, her iç çekişi Belluno'da heyelan yaratıyordu. Dudağının üstü soğuktan morarırcasına şişmiş, gözleri dalgınlığı hapsetmişti. Onu ısıtan sadece parmağı arasında yer eden sönmeye yakın sigarasının ateşi iken iyi olduğuna ikna olmama ihtimal bile yoktu.

"Kalacak mısın burada böyle?" dedim. Kasırga vardı göğsümde nefes versem dışarı o kasırga çarpıp savuracaktı bizi. "Üşümüyor musun?"

Çıplak kollarına yukarıdan ahenkle inen koca kar taneleri birbirine sıra vermeden düşüyordu. Sadece saniye geçiyordu ve o karlar kanın sıcağı deriye değen yerinde yok oluyordu.

Burnundan sert bir nefes verdi. "Üşümüyorum, gir içeri hadi." dediğinde karın üstüne hemen yanına bıraktığı kristal cam şişenin kapağını açtı. İçkinin kırmızı rengi dudağında değerken boğazı hareketlendi. Sarhoş olmak için iyi bir gün değildi.

CÜSALE  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin