Gökyüzü kara çalınan rengi tüm ruhları yansıtacak kadar korku içindeydi.
Gün henüz aymadığı için miydi, yoksa gökyüzü bile renk sahibi olmak istemediği adına mıydı?
Yağmur damlası bekledim. Yağmur damlasının düşüp yüzüme çarpmasını, yapılan tüm kirliliği ruhumla birlikte yüzümden de almasını.
Bulutlar karaydı. Evet yağmur yağabilirdi. Kim bilir belki yağmaya çoktan başlamıştı bile. Tek sıkıntı vardı. O yağmurlar bedenime gelmemişti. Ters düşüyordu. Ters düştüğü için yeryüzüne inecek ihtimal yoktu.
Göğüs ortamın içine iki ucu keskin bir hançer dayanmıştı. Çekip almak mümkün değildi. Bana doğrultulmuş olan taraf keskin iken, açıkta kalan kısım bana doğru uzatılandan çok daha keskindi.Hangi taraf değse her şekilde yara alacaktım. Bunun bilincindeydim. Bu yüzden hiçbir hareket yapma belirtim yoktu.
Kulağıma dolan ırmağın sesi, hâlâ savaşın bitmediği adına işaret veriyordu. Irmak ol, çağla, çağlar. Taş olma, taş olup çağlamadan durma.
On sekizlik demir sırığı ile vücudumda oluşan izler ve acılarla gökyüzüne baktım. Neden bunca acıya katlandığımı düşündüm. Ne için bu kadar kimsesiz, ne için bu kadar hiç olduğumu.
Hiçbir mecburiyetim yoktu aslında. Türkiye'ye döndüğümde bunların hiçbirine ihtiyacım olmayacaktı. Tek bir sebebi vardı. Katliamı düzenleyen, benden haberdar olan, yerimi bilmeselerde adımdı iyi bilenlerin öylece bir dağ evine gizlenerek yaşadığımı düşünmeleri olmazdı. Amintore ve Ottone'nin gizli olarak saklanmış ve çok az kişinin bulunduğu listeye adımı eklemesi ile beni bu duruma düşürenlerin gözünü korkutacaktı. Menşah bana iftira atan kişilerin rahatlıkla bu listeye ulaşacağını biliyordu. Bundandı beni zorlaması.
"Sana neden yardım etmediğini şimdi anladın değil mi?" diye sordu Ottone, sert ve kin dolu sesiyle. Başımı sertçe Pietro'nun olduğu kısma döndürdüğünde tüm organlarım kaynayan yağın içine atılmıştı.
Alt çenesine kanlar dökülürken, yüzüne aldığı sert yumruklardan dolayı beyaz güzel rengini kaybetmişti.
İçimin sızladığını hissetim. Öylece duruyordu, elbisesi mahvolmuş ayağa kalkacak hâli bile yoktu.
"O korkuyor, onun gibi olmaktan." Çenemi tutan elleri artık canımı yakmıyordu.
"Menşah..." dedim, kuru öksürük sesimi durdurdu. "Onun korktuğunu mu söylüyorsun?" Güldüm, çünkü bu dediğinin doğru olma ihtimali yoktu. "İnan bana o sadece Tanrıdan korkar." Başımı ona acıyan bir şekilde iki yana salladım.
"Çok mu eminsin?"
"Onun korktuğunu söyledin... Gitsene üzerine, Pietro'ya yaptığını yapsana..." Zorlukla nefes aldım. "Yapamazsın, çünkü asıl korkan sensin!"
Gözleri kan çanağına dönen vaziyette bana çevrilince bir anlık korku içime düştü. O öfkeyle beni boğup öldüreceğini sanarken Amintore elini koluma atıp ayağa kalkmamı sağladı.
"Bu kadar yeter, şu ırmakta elini yüzünü yıkayalım. Kendine gel." dedi, arkadan bağlı olan ellerimi çözdü, lakin adım atacak hâlim, dermanım yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CÜSALE
Боевик•tamamlandı• "Cinneti var edenler, cennete alınır mıydı?" ©️Kitabımın tüm telif hakları bana aittir. Kopyalanma, özetlenerek izinsiz bir şekilde başka sitelerde yayınlanması veyahutta çalınması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.