Biz geldikkk🥳
Nasılsınız bakalım?
Hava durumları nasıl? Buralar hâlâ soğukta güneş pek ısıtmıyor artık... Şikayetçiyim.
İç alemleriniz de iyidir umarım ❤️
Bölüme geçmeden evvel tek ricam lütfen okurken sessiz kalmayın. Bölümleri yazarken heyecanla paylaşırken tek moralim gelecek yorumları okumak oluyor. Neden bilmiyorum ama yazdıklarınızı görmek bana çok iyi geliyor. Yalnız siz sessiz kalınca o heves heyecan soluyor.
Bunun olmasına izin vermeyin ❤️
Oy ve yorumlar da bir nevi emeğin mükafatı.
Keyifli okumalarrr
🗝️
Dünyayı sırtlamaya çalışıyorum, bilmiyorum nereye dek sürecek kaldığımız yurtların zulümleri çoğalıyor da dur diyen biri yok. Ayağa kalkıp da isyanı figanla bir edip sesi kısılana kadar konuşanın sayısı bitik.
Geçmiş anılarla dolu olur ve bu doluluk güzellikten öte olmaz. Yarınların kötülükle olduğu bir gerçektir, akan zamanın götürdüğü gelmediği gibi çareleri de biter.
Daldığım derin uykunun içinden başımın sarsılmasıyla ayrıldım. Henüz ayılmamış sadece biraz ayık olmuştum.
Sırtım sert zeminden ayrılmış boş bir ana geçmişti. Bacaklarımın altına dolanan eller tek bir kişiye aitti. Ve hissettiğim anla uyku kesinkes benden uzaklaşmaya çalıştı.
Işığın az olduğu odada bedenim hareketlendi. "Menşah." dedim sessizce, yüzü varlığıyla ortaya çıktı.
"Dağıtma sakın uykunu." dedi sesi öyle kısık geldi ki aslında o sessizlik bin gürültüden ağır geldi. "Uyumaya devam et." dediğinde bedenim yumuşak bir yere uzandı. Sanırım beni yerden kaldırmış yatağa getirmişti.
"Saat kaç?" diye sordum. Sırtımdan ve bacaklarımdan elleri çekildi.
"Dört." dedi sadece. Açık bacaklarımın üstünü örttü. "Uyu..." dedi. Yatağın yanından çekilen bedeni benim de doğrulmama sebep oldu. Başımı kaldırdım ve kendimi yatağın başlığına ittim.
"Uyumayacağım." dedim, yedi katlı yeraltından geliyor sandım sesim. Öyle boğuk, öyle yankılıydı. "Yanıma gelip uzan istiyorum, ya da sadece otur." dediğimde ayak sesleri durdu.
Karanlık ve aydınlığın tam ortasında yer alan odada araflık ışık yok oldu. Oda ışığa kavuştu, gözlerim yeni açıldığında ışıkla barışık olamadı ve hızlıca kapandı.
Onun dinç adımları zeminde alçak sesle dolaştığında tertemiz kokusu başımın üstünden geldi. Gözlerimi yavaşça aralayınca yatağa yanıma doğru kendini çekti. Yatağa ancak onun bedeni sığardı fakat ben düşmeyi göze alıp ona da yer açtım.
Buz dağı edalı yüzü yatağın karşı tarafındaki boş duvara sabitlendi. Büyük gerdanı geriye doğru başını yatırdı. Açılmış boynu bir yutkunma bıraktı. Kursağı doluydu, benim tarafımdan dolu olarak kalmıştı.
Önce ona dik dik baktım fakat bunun yetmeyeceğini anladım. Tişörtün kapattığı izi üstünde iki eli kilit halde durduğunda ben kendimi ona itip sağ elimi onunkinin üstüne bıraktım.
"Bana böyle davranıyor olman canımı çok yakıyor." dedim usulca, parmaklarının üstünü okşadım. "Çok eski zamanlarda olsa dert etmezdim biliyor musun, gamsız kalpsiz soğuk aralığın mevsimlerinden biriydim çünkü bana kariye etmezdi." diye itirafta bulundum. "Sevgiyi pek hisseden biri değildim, işlemezdi bana. Karşımda fırtına kopsa kalbimde yaprak oynamazdı." Başımı sakince göğüs kafesinin çok üstüne bıraktım. "Şimdi ise..." dediğimde dilime acı dolandı. "Kasırgalar gözümün önünde kopuyor, Râbb bana ne vermişse melekleri tarafından alınıyor adeta... Görsen içimi keşke." dedim. Dedim ve biraz bekledim. "Beni ortadan ikiye ayırsan Menşah, kıvrandırmaktan bağırsaklarımı çürüten sızıyı görsen. Nasıl yaşıyorsun diye sorarsın bana, sorunca anlarsın anlarsın da dayanamazsın. Ağlarsın, göz pınarların kuruyana dek ağlarsın." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CÜSALE
Acción•tamamlandı• "Cinneti var edenler, cennete alınır mıydı?" ©️Kitabımın tüm telif hakları bana aittir. Kopyalanma, özetlenerek izinsiz bir şekilde başka sitelerde yayınlanması veyahutta çalınması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.