20(Yılan Hikayesi)

655 63 36
                                    

Fifi: Susun artık. Gidiyorlar. Hareket edeceğiz şimdi. Bugün uzun gibi gözüküyor.

Kızlar yine takip ederler. Serkan çok ünlü bir kafede durur. Yanındaki hanfendiyle cam kenarında bir masaya otururlar. Kızlar da girerler ve onların masasını gören bir yere otururlar. Biraz sonra yanlarına garson gelir.

Garson: Ne alırdınız efendim?

Ceren oldukça sessiz bir şekilde cevap verir.

Ceren: Hepimize birer su.
Garson: Efendim?
Melo: Su diyor su. H2OOOOO!
Fifi: Ben bir şey sormak istiyorum. Şuradaki iki hanımefendi ve beyefendi son günlerde buraya sıklıkla geliyorlar mı?
Garson: Evet efendim. Özel misafirlerimiz onlar. İki haftadır düzenli olarak erkenden geliyorlar ve geç saatlere kadar burada duruyorlar.
Fifi: Tamam.

Garson gider. Biraz sonra Serkan'ın masasına bir bayan daha gelir.

Melo: ABOOO! Biri daha geldi.
Fifi: Melo kalk git. Yaklaş biraz yanlarına. Ne konuşuyorlar, gör.
Melo: Tamam o iş bende.

Melo menüyle yüzünü kapatır ve yanlarına yaklaşır. Yarım saat boyunca onları izler.
Kadınlardan biri bir parfüm çıkartır. Bileğine sıkar ve Serkan'a koklatır.

Melo: Vay şerefsiz vay. Ben senin kafanı patlatırdım da sen Eda'ya bir de o iki küçük sabiye dua et. Ama bu da nasıl aldatma ben anlamadım. Önlerinde parfüm şişeleriyle. Ne yapıyor bunlar acaba ya?

Melo biraz daha izler ama işleri bir türlü bitmez. Git gide parfüm kutuları çoğalır.

Melo: Ben senin gözlerini oyacağım, sabret.

Melo daha fazla dayanamaz ve kızların yanına geri döner.

Pelin: Ne oluyor orada ya?
Melo: Ya valla bu aldatma meselesi gibi değil sanki. Biz bu adamın günahını alıyor olabiliriz ama böyle süzüm süzüm süzülerek kadının bileklerini kokluyor.
Alya: Neden kokluyor ki?
Melo: Ya bilmiyorum ama kadınların ağzına düşecek neredeyse.
Ceren: Ne alaka ya ne alaka? Parfüm ne alaka?
Fifi: Arkadaşlar parfümü boş verin. Kadınların ağzına düşüyor diyor, duymuyor musunuz siz?
Alya: Evet bu atlanılmaması gereken bir detay. Ama bu Serkan abi ya. Ne bileyim yani bizde onlarla birlikte yaşıyoruz, çalışıyoruz. Ben bir kere bile birine yan gözle baktığını görmedim.
Ceren: Yani bizde beklemezdik ama her şeyin bir ilki varmış demek.
Melo: Ne yapalım? Kafasını kıralım, gözlerini oyalım.
Ceren: Soralım Melo, soralım.
Fifi: Aldatan aldattım demez. Bizim bunu Eda'ya uygun bir dille anlatmamız lazım.
Pelin: Ya Eda'ya anlatırsak eğer üzülür. Sonra sütü falan kesilebilir. Eda, lohusa.
Melo: Arkadaşlar bunların lohusalık dönemi ne zaman bitiyor? Ne zaman çıkıyor kırkları?
Alya: Bir hafta sonra.
Pelin: Arkadaşlar bizim atladığımız ufacıcık bir detay daha var. Eda da bir kadın.
Melo: Allah Allah. Gerçekten mi ya?
Pelin: Arkadaşlar çalıştırın saksıları. Eğer bir kadın kocasının telefonuna iki hafta boyunca her aradığında ulaşamıyorsa çıldırır. İçi içini yer. Ya Eda eğer Serkan'ı her aradığında ulaşıyorsa ama biz ulaşamıyorsak.
Melo: O nasıl olacak?
Fifi: Büyük ihtimalle iki telefon kullanıyor iki haftadır.

Pelin elini şıklatarak Fifi'yi işaret eder.

Pelin: Aynen öyle.
Ceren: O zaman Eda'nın telefonundan gizlice bizdeki numarayı silip yeni numarayı yüklemiş.
Alya: Aynen öyle. Kusursuz bir plan. Tehlikeli oyunlar var bu işin içinde.
Pelin: Bu kadar hazırlık yaptıysa kesinlikle sakladığı çok büyük şeyler var.
Melo: Ya arkadaşlar peki ne saklayabilir bu kadar büyük?
Fifi: Orasını bilmiyorum ama bugünü atlattıktan sonra yarın şöyle yapacağız. Pelin sen sabah Eda'ya Serkan'a ulaşamadığını söyle. Çok önemli falan de. O büyük ihtimal arar. Ulaşırsa anlarız ki Eda'yı işletiyor. Ulaşamazsa sen onun telefonunu gizlice al ve kendindeki numarayla, o numarayı karşılaştır.
Pelin: Tamam, o iş bende.

YILDIZLARA BAK 💫Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin