77(Büyük Kavuşma)

389 24 12
                                    

Eda: BABA!

Eda ve Ozan, babaannelerinin konağına girmeleri ile gördükleri manzara karşısında şok olmaları bir olmuştu. Babaları tekerlekli sandalyede ve tam karşılarındaydı tam da şu an.

Ozan: Baba!

İkisi de koştu babalarının yanına. Üstten aşağıya baktılar babalarına. Babaları ellerini kaldırmıştı tutmaları için ama onlar şoku atlatamadıkları için tutamayınca yüzünü düşürdü ve ellerini geri çekti. Eda hemen sarıldı babasına.

Eda: Babam benim! Canım babam...

Sımsıkı sarılıyordu Eda babasına. Üçü de ağlıyordu o an. Alp babanın ağzından daha tek kelime çıkmamıştı.

Alp: Çiçeğim benim, güzel kızım...

Alp ve Eda ayrılırlar. Sıra Ozan'a gelmiştir. Ozan da ayrıldıkları gibi babasına sımsıkı sarılır.

Alp: Oğlum... Canım...

Ayrıldıklarında Eda sorar.

Eda: Baba iyi misin?
Ozan: Baba...
Alp: Çocuklar içeri geçelim ben size her şeyi anlatacağım. Biliyorum şu an aklınızda çok fazla cevapsız soru var.
Semiha: Alp, oğlum!

Semiha iniyordu merdivenlerden.

Alp: Anne...
Semiha: Eda, Ozan siz! Sizin ne işiniz var burada?
Eda/ Ozan: Babaanne!
Eda: O nasıl söz babaanne?
Ozan: Ne kadar daha saklayacaktın bizden acaba babamın yaşadığını?
Alp: Babaannenizin hiçbir suçu yok. Ondan her şeyi ben istedim.
Eda: İyi de neden?
Alp: İçeri geçelim mi?
Ozan: Geçelim.
Semiha: Gelin bakalım, buradan. DAVUT GEL!

Davut koşarak gelir. Eda Davut'a gözleriyle teşekkür eder. Davut hiç çaktırmaz.

Semiha: Alp Bey yukarı çıkacak.

Davut tam Alp'i sırtlanacakken Ozan durdurdu.

Ozan: Sağ ol Davut abi. Burada ben varken babamı senin taşıman olmaz. Sağ ol, var ol.
Semiha: Ozan sen alışkın değilsindir.
Ozan: Saçmalama babaanne! Üzülme babacım sen.

Ozan babasını sırtlanır ve koca merdiveni öyle çıkarır. Çıkar çıkmaz Eda hemen açar tekerlekli sandalyeyi. Konağın avlusuna geçerler.

Semiha: Kızılcık suyu içer misiniz?
Ozan: Olur.
Alp: Eda'nın alerjisi var kızılcık suyuna.

Eda söylemeden Alp söylemiştir. Eda babasına gülümser.

Eda: Teşekkür ederim ben almayayım.
Semiha: Kahve içer misin peki kızım?
Eda: Sade, olur.

Semiha yardımcılarına söyler. Birazdan önleri çeşitli yiyeceklerle donatılmıştı.

Semiha: Çocuklar yesenize.
Eda: Babaanne biz sizden bir açıklama bekliyoruz.
Semiha: Bakın güzel torunlarım, babanız o kazadan sonra felç geçirdi.

Yan yana oturan ve elleri üst üste olan Eda ve Ozan buz kesmişti.

Semiha: Sadece gözleri ile iletişim kurabiliyorduk biz. Tam sekiz sene hiç yataktan kalkamadı. Sürekli tedavi gördü. Dünyanın her yerinden doktorlar geldi. Bu uzun süreç meyvelerinin vermeye son dört aydır başladı. Üç senedir konuşabiliyordu ama belden üssünü yeni kullanmaya başladı.
Eda: Peki neden? Neden bizden sakladınız? Bilseydik ya bizde babaanne!
Ozan: Bunu bilmek bizim hakkımızdı.
Alp: Ben istemedim çocuklar. Babaanneniz çok teklif etti ama ben en azından yataktan kalkmadan karşınıza çıkmak istemedim.
Ozan: Neden baba? Biz seni öyle kabul etmez miydik? Böyle mi düşündün yoksa?
Alp: Hayır! Asla! Ben sizi sizden iyi tanıyorum çocuklar. Ben sadece size yük olmak istemedim.
Eda: Sen bize yük olmazdın ki baba... Dayanak olurdun aksine.
Alp: Kızım yataktan kalkamayan bir adamdım ben. Acınacak haldeyim yıllardır. Siz beni her öyle gördüğünüzde kahr olacaktınız, çok üzülecektiniz, mutlu bile olamayacaktınız belki doğru düzgün. Gülümsemeleriniz hep yarım, hep eksik olacaktı.
Eda: Öldüğünü bildik. Ona ağlamadık mı sanıyorsun baba?
Alp: Kızım bir ağladınız, iki ağladınız, her gün ağlamadınız ya. Bu yüzden öldü bilin istedim işte beni. Sizi üzen bir etken olmak istemedim.

YILDIZLARA BAK 💫Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin