38(Bela Mıknatısı)

635 53 27
                                    

Eda ve Serkan sabah hazırlanırlar. Çocukları Aydan'a emanet edip çıkarlar.

Eda: Yolumuz nereye kaptan?
Serkan: Hatırlıyorum evine.

(Hatırlıyorum evi, Serkan'ın Eda'ya hatırladığını göstermek için yaptığı ev. Adını böyle koydular.)

Eda: UUU Serkan orada telefon çekmiyor ama.
Serkan: Telefona ihtiyacımız yok ki. Telefona bakacak vaktimiz bile olmayacak.

Eda anlamamış gibi yapar.

Eda: AAA ne yapacağız ki?
Serkan: Tavla oynarız, okey oynarız.
Eda: HAHAHAHAHAHAHA! Nesine?
Serkan: Söyleyeyim mi?
Eda: Söyle.
Serkan: Kızabilirsin ama.
Eda: Söyle kızmayacağım.
Serkan: Yemin et.
Eda: Serkan çıldırtma beni. Kızmayacağım dedim.
Serkan: Üçüncü çocuğuna.
Eda: Yok artık. Üçüncü çocuk istemiyorum.
Serkan: Neden ki?
Eda: Serkan ben istemiyorum orası ayrı ama Mavi de kardeş istemiyor. Dün gece kardeş istemediğini söyledi. Kıskanıyor.
Serkan: Ya alışır kardeşine.
Eda: Şu an olmaz. Mavi daha çok küçük. Mert de çok küçük. Biraz büyüsünler. Biraz olgunlaşsınlar.
Serkan: Peki tamam istemiyor. Diyelim ki oldu. Ne olsun istersin? Kız mı erkek mi?
Eda: Kız.
Serkan: İsim düşündün mü?
Eda: Düşündüm ama söylemem. Ya ben sana şeyi soracaktım. Nasıl ikna ettin diğerlerini?
Serkan: EEE Eda Hanım o da kocanızın sırrı.
Eda: Gıcık ya ama bende hiç hazır değilim biliyor musun? Yani Koray'ın gelmesi demek... OHOOO...
Serkan: Siz istediniz Eda Hanım. Yapacak bir şey yok.
Eda: Aynen öyle. Serkan ben biraz uyuyayım mı? Çok uykum var.
Serkan: Uyuma ya neden uyuyorsun?
Eda: Eğer uyumazsam dağ evinde uyurum ve sen bunu hiç istemezsin bence.

Serkan Eda'ya döner ve cevap verir.

Serkan: Bencede. İyi uykular karıcım.
Eda: Sağol kocacım.

Eda uyur. Serkan da arabayı sürmeye devam eder. Üç saat sonra nihayet varmışlardır artık. Eda hâlâ uyuyordur. Serkan Eda'nın kapısını açar.

Serkan: Eda. Hadi aşkım geldik. Hadi uyan bir tanem.

Eda elini kaldırır. Serkan'ın yanağına dokundurur.

Eda: Serkan... Geldik mi?
Serkan: Geldik aşkım. Hadi kalk.

Eda yavaşça gözlerini açar. Ön camdan gördüğü manzara çok hoşuna gider.

Eda: WAOW! Serkan burası ne kadar güzel olmuş.

Eda hemen dışarı çıkar.

Eda: Bayıldım.

Eda Serkan'ın yanına geri gelir.

Eda: Serkan gerçekten bu ev için çok teşekkür ederim sana.
Serkan: Ne demek bebeğim. Hadi geçelim mi artık içeri?
Eda: Geçelim. Çok bile kaldık dışarıda.

Eda ve Serkan içeri geçerler. Saniyeler saniyeleri, dakikalar dakikaları, saatler saatleri kovalar. Eda ve Serkan duştan çıkıp giyinmişlerdir. Serkan yine Eda'ya o bakışını atıyordur.

Eda: HİİİÇ Bakma. Çok acıktım ben.
Serkan: Karıcım ben söylemiştim, yapmışlardır yemek. Hemen yeriz.
Eda: İyi o zaman.
Serkan: Hİİİİİ!
Eda: Ne oldu?
Serkan: Ben söylemedim ki, unuttum.
Eda: Ne?
Serkan: Şu an büyük bir ihtimalle evde hiçbir şey yok.
Eda: Şaka!

Eda önden Serkan arkadan hemen mutfağa inerler. Eda her yeri kurcalar.

Eda: Bir paket makarna bile yok.
Serkan: Kahretsin ya!
Eda: Evet kocacım. Şimdi ne yapacağız? Bir çözüm önerin vardır umarım.
Serkan: Mecburen tatilimizi yarıda keseceğiz.
Eda: Gerçekten mi? Uf ya!
Serkan: Odunumuzda yok. Gece şömineyi yakamayız. Yakamazsak da eğer çok soğuk olur burası.
Eda: Peki o zaman. Çantamı alıp geliyorum ben.
Serkan: Tamam.

YILDIZLARA BAK 💫Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin