Koray: SERKOOOOOŞ!
Koray ofisin kapısında belirir. İçeri adımını attığı gibi rüzgarlar esmeye, kağıtlar savrulmaya başlar.
Koray: ESSS! Vurur yüze ifadesi, işe geri döndüm bir tanesi!
Erdem: OOO Koray Sargın is back demek ha?
Koray: Herhalde hayatım. Burası benim de şirketim sonuçta.
Erdem: Nasılsınız Koray Bey?
Koray: Seni gördüm daha kötü oldum. Çekil şuradan. Serkoş'umu göreceğim ben.
Erdem: Ayıp valla ya.
Koray: IYY! AYIPMIŞ! Ben ayıbı senden mi öğreneceğim?Koray Serkan'ın odasından çıkan Eda'yı görür.
Koray: Ay bu kim? Ay sen bu şirkete kız da mı getiriyorsun? Seni pis herif! Seni öküz!
Eda: KORAY!Koray şaşırır.
Koray: Sesi de tanıdık geldi. Kim ki bu acaba?
Eda üzerindeki şokla yaklaştıkça Koray onu tanır.
Koray: Aha tanıdım. İt is Serkan Bolat's love.
Eda yaklaşır.
Eda: Oh, oh! İngilizceyi de sökmüşüz. Maşallah.
Koray: Adın neydi senin bakayım?
Eda: Eda...
Koray: Güzel isim Eda. Kocişin nerede Eda?
Eda: Koray benim kocişim başka şirketle toplantı yapmaya gitti. Ben şimdi sana bir şey soracağım. Neriman Hanım da burada mı?
Koray: Of course, yes.
Eda: Türkçe konuş! Türkçe konuş! Nöro da buradaysa yandık biz.
Koray: Kız sen salak olabilir misin acaba? Gidip okuma yazma bilmeyen ninelere söylesem bunu, anlarlar.Eda ellerini beline atar.
Eda: Koray ben yurtdışında eğitim aldım, birçok dili ana dilim gibi biliyorum. Bunu biliyorsun değil mi?
Koray: Nereden bileceğim kız? Adını zor hatırladım. Ayrıca madem ne dediğimi anlıyorsun neden öyle söylüyorsun? Ne güzel İngilizceyi fethediyordum. Böyle giderse İngilizceden sınıfta kalacağım.
Eda: Sen İngilizceni geliştirmek istiyorsan bana gel. Ders vereyim sana.
Koray: KIZ GELİRİM TABİ! Senin özel dersin altın değerinde günümüzde. Bana bedava. Oh mis!
Eda: Sana bedava olduğunu kim söyledi ki?Eda bilerek söylemiştir. Koray ellerini birbirine vurarak saydırmaya başlar.
Koray: Üç büyük şirket, Türkiye'nin her yerinden yüz küsur ev, yat, kat, otel, okul... Sizi kesmemiş herhalde. Aç gözlereeeeeeer, vefasızlaaaaaaar... Nöroma şikâyet edeceğim sizi. Görürsünüz siz!
Eda: Tamam ya. Sana yaparız bir güzellik.
Koray: Ay hala güzellik diyor? Edacım seninle ilişkimizi konsolosluk seviyesinden maslahatgüzarlık seviyesine indiriyorum. Aramızdaki vefa sorunları çözülene kadar da böyle olması münasiptir efenim. Can you understand me?
Eda: Bilmukabele Koray, bilmukabele. I'm understand. LOSE QUICKLY!
Koray: Kız ben o kadar iyi bilmiyorum. Zaten o kadar iyi İngilizce bilsem şu an milyon dolarlıktım. Kapıma teklifler yağıyordu. Şimdi sana muhtacız. PEE! Ne zalim hayat bu!
Eda: Çabuk kaybol dedim Koray. ÇABUK KAYBOL!Eda sinirle oradan uzaklaşır.
Koray: Neden bu kadar sinirli ki bu şimdi? AMAAAN NEYSE! BANA NE YANİ! SERKYYY BOLLLY! Ben geldim! Kız bana bir kahve getirin. Türk kahvesi olsun, şekerli olsun. Ay yok orta şekerli olsun. Ama yok İngilizceye alışırken Türk kahvesi olmaz. Siz bana white chocolate mocha getirin. Yanında da cookie.
Koray Serkan'ın odasına gider.
Koray: AAA Boşmuş! O zaman tabii ki patron koltuğu benim. .
Koray patron koltuğuna oturur. Bir saat sonra Serkan, Engin, Pırıl gelirler.
Leyla: Serkan Bey!
Serkan: Ne oldu Leyla? Ne bu telaş?
Leyla: Geri döndü.
Engin: Kim?
Leyla: Odanızda sizi bekliyor.
Pırıl: İyi de kim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLARA BAK 💫
RomanceHeyyo! Bu benim ilk hikayem ve çok heyecanlıyım. Tabii ki Sen Çal Kapımı dizisinden esinlenerek yazdım. Fakat orada senarist EdSer'i sürekli ayırıyor. Ben de buna çok sinir oluyorum. Hikayemize EdSer evli ve çocuklu olarak başlayacağız. İleri de ne...