50(Yolculuk Forever)

477 35 8
                                    

Sonunda İstanbul'a dönüş günü gelmişti artık. Yolculuğa gece çıkmışlardı. Hepsinin çocukları arkada uyuyordu. Eda ve Serkan başlamışlardı muhabbete.

Eda: Aşkım.
Serkan: Söyle Eda'm.

Eda gülümser.

Eda: Bana Eda'm demen çok hoşuma gidiyor biliyor musun?
Serkan: Benim de ama bunu öğrendiğim iyi oldu. Artık sürekli böyle derim sana.
Eda: Bencede de, demelisin.

Eda'nın elleri karnına gider.

Eda: Karnım çıkmaya başladı. Galiba bebeğimiz erkek.
Serkan: Neden öyle dedin?
Eda: Baksana kilo almaya başladım bile. Mavi de çok az kilo almıştım, Mert de on beş kilo almıştım. E iki hamileliği de bilince anlıyorsun.
Serkan: Öyle düşünme canım. Mavi de hastaydın. Doğru düzgün hiçbir şey yemedin. Hemde Mavi erken doğdu.
Eda: Olsun ben hissediyorum. Artık birkaç aya yuvarlanmaya başlarım.

Serkan güler.

Eda: Gülme.
Serkan: Aşkım birkaç ay yuvarlanırsın. Doğumdan sonra zaten hemen zayıflıyorsun.
Eda: Beni, ben şişmanken de seviyorsun değil mi?
Serkan: Aşkım sen istersen yüz kilo ol. Ben seni hep çok seveceğim. Sen benim geçmişim, şimdim, geleceğimsin. Biz daha seninle torun seveceğiz.
Eda: HAHAHAHAHAH Serkan sevebileceğimiz ne malum? Ya biz hayattayken torunumuz olmazsa?
Serkan: Yani Eda sen yirmi yaşında anne oldun. Onlar da otuza kadar evlenirler herhalde.
Eda: AA hemen evlendirdi benim kuzularımı. Bir kere hadi Mert Efe neyse de kızımı kimseye vermiyorum.
Serkan: Senden istemeyecekler ki benden isteyecekler.
Eda: Bak sen şuna ya.
Serkan: Aşkım şaka yapıyorum ya. Kızımız aşık olsun, biz çocukla anlaşalım. Sonra bir sınava sokalım damadımızı.
Eda: HAHAHAHAHAHA! Babamı örnek alacaksın yani.
Serkan: Alp Yıldız bir numaralı idolüm.
Eda: Yalnız Alp Yıldız gibi baba ol da Alp Yıldızın yaptığı herşeyi de yapma.
Serkan: Mesela?
Eda: Mesela kızını sevmediği birinin yanına staja verme.
Serkan: Yok vallahi ilk onu yaparım. Bak fena mı etti? Evlendik ve iki çocuğumuz var.
Eda: Yani hayırlara vesile oldu tabi de.
Serkan: İşte ne güzel de oldu. Neyse biz torun konusuna geri gelelim.
Eda: Vallahi Serkan erken evlenirlerse ve eşleri çocuk severse herhalde her sene bir torunumuz olur.
Serkan: Yok ben Mert'ten o kadar beklemiyorum. O zor...
Eda: Asıl Mert'ten beklemek lazım. Evleneceği kız bile hazır.

Serkan güler.

Serkan: Şimdi Anıl olacaktı burada var ya.
Eda: Valla oğlunu takdir ediyorum. Aynı sen aşk meşk işlerinde.
Serkan: Bak sen! Şimdi de benim oğlum oldu öyle mi? Sen sanki hiç sevmiyorsun aşk meşk işlerini.
Eda: Ben ölçülü seviyorum kararında. Yani mesela dört yaşından beri birine aşık değilim.
Serkan: Aşkım günahımı alıyorsun valla ya. Benim tek aşkım sensin.
Eda: İnanayım mı? Selin neci?
Serkan: Eda ya!
Eda: Tamam tamam şaka yaptım. O defteri kapattık.
Serkan: Aynen öyle. Hadi biz çocuklarımızın yapmadığımız gelecek planlarını konuşalım. Hiç düşünmedik, hiçbir şey yapmadık.
Eda: E zaten kendileri mi yapsalar acaba gelecek planlarını aşkım?
Serkan: Yok tabii ki onu kendileri yapacak da gidecekleri okullar, alacakları eğitimler.
Eda: Mert için düşünürüz de Mavi için çok erken daha. Tabi Standford Üniversitesine gitmelerini çok isterim.
Serkan: Bencede annesinin, babasının mezun oldukları üniversiteden mezun olsunlar.
Eda: Ay çok güzel olmaz mı ya? Bizim orada mezun fotoğraflarımız var, onları da çekeriz. Bu küçük de bizle kalır. Onlar yokken de sıkılmayız.
Serkan: Aynen aşkım.

Biraz susarlar. Sonra Eda hafif bir gülümser.

Serkan: Ne oldu? Ne güzel güldün öyle.
Eda: Aklıma komik bir şey geldi.
Serkan: Ne geldi?
Eda: Kına gecem geldi.
Serkan: YAA Eda!
Eda: HAHAHAHAHAHA! İyi gülmüşlerdi sana bizim tayfa.
Serkan: Ama ne yapayım? Daha önce kına gecesi mi gördüm?
Eda: Sana o kadar göstermiştim ben. Prova bile yaptık o kadar. Sana da dedim. Bizim tayfa oynar, oynamayı biliyor. Benim çocukluğum kına gecelerinde geçti.
Serkan: Benim ilk gittiğim kına gecesi bizim kına gecemizdi.
Eda: Aşkım ama bak senden sonra öyle şeyler oldu ki kına gecesinde. Seninkiler hafif kalıyor. Unutuldu gitti bile yani.
Serkan: Yok Eda. Hiç merak etmiyorum biliyor musun?
Eda: Aşk olsun.
Serkan: İyi peki o zaman, anlat dinleyeyim. Hem muhabbet olsun.
Eda: İşte bizim meşur üçlü, tabi Pelin yok o zaman, bir de bütün eğitim öğretim dönemlerindeki arkadaşlarımdan çağırmıştım. Böyle biz beş yüz, altı yüz kişiye yakındık. Neyse çıktık, oynadık falan Melo'nu ayağı başka bir arkadaşımın elbisesinden bir kaydı.
Serkan: OOO.
Eda: Sadece Melo düşse yine iyi. Zincirleme olarak altı nedimemi de düşürdü. Altı arkadaşımı yani. Düşünebiliyor musun yani bütün akrabalar orada ve senin bütün nedimelerin yere düşüyor kına dansında.
Serkan: Allah'tan sen düşmedin.
Eda: Tek tesellim o zaten. Neyse dur daha bununla bitmedi. Bununla bitse yine iyi. Kına yakılacaktı, biz yine tüm arkadaşlarla kına tepsisini kimin tutacağını düşünüyoruz. E Melo'ya verdik en oynak diye ama çocuk Melo'nun önüne atla, Melo sen bütün kınayı Açelya halamın üzerine devir. UUUU!

YILDIZLARA BAK 💫Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin