5(Yüzleşme)

1.8K 80 0
                                    

Eda: İyiyim ama ben niye bacaklarımı hissetmiyorum?
Herkes: NE!
Serkan: Ciddi misin?
Eda: Çok ciddiyim. Neyim var benim ne oldu bana?

Herkes soran gözlerle doktora bakar. Doktor ise olan bitenin farkındadır. Eda yarı felçli kalmıştı ama geçici bir şeydi.

Aydan: Doktor Bey bir şey söylemeyecek misiniz?

Doktor: Elbette söyleyeceğim ama önce küçük bir test yapalım Eda Hanıma.

Doktor Eda'nın bacaklarının üzerindeki örtüyü yavaşça kaldırır, belli bir yere kadar. Elinde sivri ince bir çubukla sekiz yere batırır. Eda diz altını hiç hissetmiyordur.

Doktor: Tam tahmin ettiğim gibi. Şimdi söyleyeceklerim lütfen sizi korkutmasın. Şimdi aslında Eda Hanım'ın kazadan kurtulması mucize, uyanması çok zor bir olaydı. Felç geçirmesi olağan bir olaydı. Biz doktor arkadaşlarımla elbette ki görüştük böyle bir ihtimali. Fakat dediğim gibi sizin için de bizim için de Eda Hanım'ın kurtulması öncelikliydi. Hem de bunu uyanıp test yapmadan anlamamız ne yazık ki mümkün değildi. Biz de sizi daha fazla üzmemek adına bu ihtimali söylememeye karar verdik. Tek teselliniz şu ki Eda Hanım tam felçli değil yarı felçli. Hem de sadece diz altı kısımları felçli. Ne kadar sürer bilemem orası Eda Hanım'ın azmine bağlı bir olay. Bir uzman psikolog ve terapist ile doğru orantılı olarak çalışırsak kolayca yürüyebiliriz ama şimdi sizin yürümenizden daha önemli bir olay var ki o da bebeğiniz. Sizin sağlığınız dediğim gibi bu durum da. Miniğe de bir bakalım.

Herkes çok üzgündür ama geçebilecek bir felç olduğu için mutlulardır. Duyguları çok karışmıştı birbirine. Önemli olan Eda'nın ne hissettiğiydi. Eda'nın gözleri dolmuştu sadece bacaklarına bakıyordu.

Eda: Tabii ki doktor bey bakalım miniğe.
Serkan: Ben hazırlıyım seni hayatım.

Serkan Eda'yı hazırladı. Doktor da hazırlandı jeli sürdü ve aleti gezdirdi Eda'nın karnında. Kalp atışlarını dinlediler bebeklerinin. Çok güzel atıyordu minik Bolat'ın kalbi.

Doktor: Kalp atışlarında bir sıkıntı yok, gayet güzel.

Ultrason işi bitti.

Eda: Nasıl bebeğim doktor bey?
Doktor: Eda Hanım bebek gayet sağlıklı.

Herkes bir "oh" çeker.

Doktor: Fakat o konuda da küçük uyarılarım var. Hamilelik sürecinde sağlığınız çok önemli. Sebze, kırmızı et ve süt ürünleri ön planda beslenin. Aşerme elbette ki olacaktır. Aşerdiğiniz şeyi yiyin o bebeğe bir şey yapmaz fakat sağlıksız şeylerden aşerme dışında kesinlikle uzak durun. Bir de şöyle bir ihtimal var. Her hamile bayan için ilk üç ay bebek düşme riski yaşar. Genellikle ilk üç ayda düşer, düşen bebekler. Sizin bebeğiniz iki aylık fakat çok hareketli iki ay geçirdi. Çok ağır şeyler yaşadınız Eda Hanım, ikinizde. Bu yüzden kalan yedi ayı çok sakin bir şekilde geçirmenizi rica edeceğim. Aksi takdirde en iyi ihtimalle bebek erken doğar, en kötü ihtimalle düşer. Bu yüzden zaten bizim, psikoloğun ve terapistin doğru orantılı olarak çalışması gerekiyor. Zaten eminim ki Serkan Bey size en iyi terapistlerden ve psikologlardan getirtecektir.

Serkan: Tabii ki.

Doktor: Bunlar dışında da söyleyecek bir şey yok.  Sadece bir hafta kadar sizi taburcu etmeyeceğiz. Bu bir hafta çok önemi. Tekrardan geçmiş olsun.
Eda: Çok teşekkürler. İyi günler dilerim.
Doktor: İyi günler.
Serkan: Ben sizi geçireyim.

Doktoru geçirir Serkan ve içeri girer. Herkes gülümseyerek Eda'ya bakıyordur.

Ceren: Eda sen iyileşeceksin.
Fifi: Birlikte başaracağız kızım.
Melo: Tabi ki Dadam, bizim önümüzde daha çok uzun bir yol var.
Pırıl: Sen çok güçlü bir kadınsın, bunu da atlatırsın Eda'cım.
Eda: Sağ olun kızlar, tabi ki tekrardan yürüyeceğim.
Ayfer: "Hah" şöyle tabi ki iyi olacaksın kuzum.
Eda: Serkan sen bir şey demeyecek misin?
Serkan: Ne diyeyim Eda Bolat? Ben seni her halinle seviyorum. Hem sen yürüyeceksin. Birlikte başaracağız.
Eda: Başarırız değil mi?
Serkan: Sen Eda Bolat bu hayatta neyi başaramadın da bunu başaramayacaksın.
Eda: Her şeyi başardım, bunu da başaracağım.
Serkan: "Hah" şöyle.  Şimdi benim sana doktor ayarlamam lazım. Artı bir de evde uygun bir alan. Bunun için de birkaç çizim yapacağım. Bir haftaya evin bahçesini düzene sokacağız. Müsadenle karıcım birkaç kişiyi aramam lazım.
Eda: Müsaade sizin Serkan Bey.
Eda: Mert oğlum gel yanıma.
Mert: Anne doktor sana neden böyle yaptı?
Eda: Ne yaptı ki doktor?
Mert: Ne yaptı karnına?
Eda: He sen onu diyorsun.
Mert: Hıhı.
Eda: Şimdi annecim. Benim karnımda küçük bir bebek varmış. Çok uzaklardan gelmiş. Birkaç ay sonra da bize katılacak. Çok küçük, minicik bir bebek olarak. Sen abi olacaksın. Kardeşin olacak.
Mert: Benim kardeşim mi?

Eda "evet" anlamında salladı başını. Mert gülümsüyordu. Annesinin karnını hafif açtı ve "Kardeşim nasılsın? Çabuk gel tamam mı? Anne ne diyor duyuyor musun?" dedi. Herkes güldü tabi. Eda "Geleceğim abicim, iyiyim" diyor. Akıllı bıdığım benim.

Bir Hafta Sonra

Eda: Hadi çıkalım!
Serkan: Karıcığım sen benim kucağıma.
Eda: E sandalye alsaydık Serkan.
Serkan: Sandalyeyi Engin alır. Senin sandalyen birkaç gün sonra gelecek Amerika'dan.
Eda: Amerika'dan?
Serkan: Hadi Ceren sen Mert'i al, Engin sen de sandalyeyi. Seyfi paparaziler aşağıda mı?
Seyfi: Evet, Serkan Bey.
Serkan: Canımızı sıkabilirler. Ben Eda'yı arabaya koyunca birkaç bir şey söylerim. Siz bir şey söylemeyin.
Ceren: Tamam Serkan. Hadi gidelim.

Hepsi hastaneden çıkar. Serkan Eda'yı çocuk koltuğunun yanın oturtur. Tabi önce Mert'i. Sonra paparazilerin yanına çıkar.

Gazeteci: Serkan Bey! Eda Hanım'ın durumu nasıl?
Serkan: Seyfi sen öne, anne senden Eda'nın yanına otur.
Gazeteci: Serkan Bey!
Serkan: Arkadaşlar bir aydır hastanedeyiz. Eda çok ağır şeyler atlattı. Şu an da yarı felçli.
Gazeteci: Çok geçmiş olsun. Mert Beye nasıl bakacak?
Serkan: Çok sağ olun. Gördüğünüz gibi burada çok fazla kişiyiz. Hepimiz bu süreçte birbirimize destek olacağız.
Ceren: Bu kadar soru yeter arkadaşlar.
Hepimiz çok yorgunuz. Özellikle Serkan.
Serkan: Ceren çok haklı. Yeterli bu kadar açıklama.
Gazeteci: Söylemek istediğiniz başka bir şey yok mu?
Serkan: Aslında bir şey var. Minik Bolat geliyor. Bir bebeğimiz daha olacak.
Gazeteci: Hayırlı olsun.
Serkan: Hadi iyi günler hepinize. Arabalara.
Eve gelmişlerdi nihayet. Ev adeta evrim geçirmişti. Serkan her şeyi çok güzel ayarlamıştı. Evde çok güzel vakit geçirdiler. Sonra Eda ve Serkan hariç herkes evlerine döndü. Günün sonunda iki buçuk aydır beraber uyuyamayan Eda ve Serkan yatağa girdiler. Birbirlerine bakıyordular. Ne diyeceklerdi? Uzun süre sonra ilk defa baş başa aynı yataktaydılar. Eda kendini, Serkan kendini suçluyordu. Eda'nın gözünden bir damla yaş geldi. Serkan sildi o yaşı. Sonra da sessizliği bozdu.

Serkan: Aşkım bak ikimizde birbirimize boş yere kızdık. Boş yere ayrılıyorduk birbirimizden. Bu iki ay bize çok şey öğretti. Çok şey farkına vardırdı. Sen benim her şeyimsin hep de öyle olacaksın.
Eda: Serkan.
Serkan: Efendim canım.
Eda: Hepsi benim suçum. Ben dinlemedim seni.
Serkan: Aşkım suçlama artık kendini lütfen.
Eda: Ama öyle.
Serkan: Hayır öyle değil. Sen de ben de suçluyuz. İkimiz de hata yaptık. İkimiz de ani kararlar verdik. Hatta sonucundan pişman olacağımız kararlar verdik.
Eda: Haklısın.
Serkan: Sen sonuca bak hayatım. Bak ne güzel bir bebeğimiz daha olacak.
Eda: Aşkım bebeğimizin olması çok güzel ama sana bir soru sorabilir miyim?
Serkan: Sor güzelim, tabi.
Eda: Ben seni dinlememiştim ya hani. Anlatsana bana. Neden gitmiştin yurtdışına?
Serkan: Çok yakın bir tanıdığım aradı o gün. İkiz kızları var. Onların doğum günüymüş. Ben aslında gitmeyecektim. Mert hastaydı. Eğer Mert hasta olmasaydı, birlikte gideriz diye düşünmüştüm. Neyse işte aradı çok ısrar etti gelmem için. Ben de düşündüm ki sabah gider akşam dönerim ama orada işler hiç yolunda gitmedi.
Eda: Ne oldu?
Serkan: Doğum gününden sonra kızlardan birine araba çarptı.
Eda: YAA!
Serkan: Anne baba perişan oldular bir hafta. Benim de çok yakın tanıdıklarım oldukları için onlara destek olmak durumunda kaldım. Hatlarda problem olduğu için sana haber de veremedim.
Eda: Peki iyi oldu mu yavrucak?
Serkan: İyileşti çok şükür.

Eda ağlamaya başlar.

Serkan:Neden ağlıyorsun ki?
Eda: Hayatım senin hiç suçun yokmuş ki ben sana boşuna kızmışım. Dönülmez hatalar yapıyormuşuz az kalsın.
Serkan: Aşkım herkes hata yapabilir. Önemli olan hatalardan ders çıkarmaktır. İkimizin hataları az kalsın senin ve yavrumuzun canına mal oluyordu.
Eda: Doğru söylüyorsun aslında. Bir daha hiç ayrılmak yok Serkan Bolat. Biz bir aileyiz bunu unutmak yok. Bizi daha çok güzel günler bekliyor.
Serkan: Bir daha hiç ayrılmayacağız bir tanem. Çok mutlu olacağız biz.
Eda: Seni çok seviyorum.
Serkan: Bende seni çok seviyorum bir tanem.

Eda Serkan' a sarılır. Birbirlerine baka baka uyurlar. İkisi de uzun zamandır böyle güzel bir uykuya dalmamışlardı. El ele, kucak kucağa.

Heyyo! Yeni bölüm geldi. İyi geceler herkese. Şimdi diğer bölümü atacağım. Ona yazacağım son yazıyı uzunca. 😉

YILDIZLARA BAK 💫Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin