30(Eda Bir, Selin Sıfır)

671 76 62
                                    

Saat on ikide olan toplantıdalardır hepsi. Selin de toplantıdadır.

Eda: Tamam arkadaşlar, çıkabirsiniz. Beşte tekrar görüşeceğiz zaten. Selin sen yine çıkmıyorsun.

Selin içinden fısıldar.

Selin: Dert oldu kaldı boynuma ya. Ona muhtacız bir de.
Pırıl: Edacım Selin kalmasın. Senin onunla ne işin var?
Eda: Önemli bir şey değil. Niye ki?
Pırıl: Ben arkadaşımla bir kahve içeyim diyorum.

Eda'nın hemen gözleri açılır.

Diğer kızlar: Ne?
Pırıl: Arkadaşlar Selin benim arkadaşım sonuçta.

Pırıl kaş göz hareketleriyle anlatmaya çalışır derdini. Eda anlar.

Eda: İçin tabii ki Pırıl. Afiyet olsun.
Pırıl: Sağol canım. Hadi Selin. Benim odama geçelim biz.

Herkes çıkar. Pırıl ve Selin, Pırıl'ın odasına giderler. Pırıl Selin’in kahvesini Selin’e verir ve karşısına oturur.

Selin: Bakıyorum Eda’yla baya iyi arkadaş olmuşsunuz. Ne güzel.
Pırıl: Eda ile biz ilk günden beri arkadaşız. Bunu en iyi sen biliyorsun.
Selin: Doğru, biliyorum.
Pırıl: Ve şimdi ben iki arkadaşımın arasında kaldım. Neden böyle yapıyorsun Selin? Neden inatla Serkan’a yapışıyorsun? O evli bir adam. İki çocuğu var üstelik.
Selin: Serkan’ın da dediği gibi her şey bitebilir. O evlilikte öyle.
Pırıl: Peki Eda ne dedi sana hatırlıyor musun? Bu evlilik o istemediği sürece bitemez. Anlaşmalı boşanma olmazsa dava senelerce sürebilir.
Selin: Serkan onun yatağına girmeyecek bir daha Pırıl. (Hey yavrum hey)
Pırıl: Serkan Eda’nın yatağına gireceği kadar girmiş zaten. İki çocukları var onların.
Selin: Çocukları da Eda da bugün olup yarın olmayabilir.
Pırıl: O ne demek?
Selin: Çocukları ve Eda ölebilir mesela.
Pırıl: Selin sen ne diyorsun? Senin aklın başında değil.
Selin: Öldürürüm diyorum. Gerekirse üçünü de öldürürüm.
Pırıl: Sen kafayı yemişsin. Sen gerçekten kafayı yemişsin. Ruh hastasısın sen.
Selin: Üçünden de nefret ediyorum. Serkan için üçünü de öldürebilirim.

Pırıl daha fazla dayanamaz. Kalkar ve Selin’in üzerine yürür. Saçlarını yakalar ve çekmeye başlar.

Pırıl: Hadi Eda’yı geçtim. Çocuklarından ne istiyorsun sen? Mavi daha emzikli bebek, Mert daha okula bile gitmiyor.
Selin: Ahh... Pırıl canım acıyor! Bırak! Bırak, canım acıyor!
Pırıl: Acısın canın. Sen böyle akıllanacaksın Selin Hanım. Senin anladığın dil bu.
Selin: Ya sen benim arkadaşımsın. Sana ne Eda’dan, çocuklarından!
Pırıl: DOST ACI SÖYLERMİŞ! AYRICA BEN SENİN ARKADAŞIN FALAN DEĞİLİM! OLAMAM! BANA BAK EDA’YA VE ÇOCUKLARINA DOKUNMAYACAKSIN! ANLADIN MI BENİ?
Selin: Öldüreceğim onları. Görürsün sen!
Pırıl: Selin onları öldürürsen ne olacak? Serkan sana mı dönecek?
Selin: Serkan onları öldürüldüğümü bilmeyecek ki.
Pırıl: SELİN BENİ DELİ ETME! AKLINI BAŞINA TOPLA!

Pırıl Selin'i bildiğin dövmeye başlar. Engin yetişir.

Engin: Aşkım bırak. Bırak kızı! Dur.

Engin hiçbir şey yapamaz.

Melo: Pırıl bu... Ne oluyor burada?
Engin: Yardım et Melo. Delirmiş bu Pırıl.
Melo: Pırıl dur Pırıl.
Engin: Yardım et.

Melo yaklaşır.

Melo: Bensiz hiç olur mu bu işler?

Melo da bir tokat çakar. En son Anıl yetişir. Ayırır onları. Selin hemen odadan çıkar.

Anıl: Siz ne yapıyorsunuz? Delirdiniz mi? Kafayı mı yediniz?
Pırıl: Anıl hesap sorulacak durumda değilim. Beni yalnız bırakır mısınız?
Melo: Peki. Hadi baylar.

YILDIZLARA BAK 💫Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin