83(Boşanacaksın!)

270 20 31
                                    

Eda: Serkan...

Eda yıkılmıştı adeta. Serkan'ı, hayatının aşkı, bir tanesi orada hareketsiz yatıyordu. Belli bir süre hareket etmeden odanın camından baktı Serkan'a. Gözünden bir damla yaş düşmüştü bir saatin sonunda. Herkes Eda'nın vereceği tepkiyi merak ettiği için pür dikkat onu izliyordu. Arkada, arabasında uyuyan Mete ağlamaya başlamıştı. Eda arkasına döndü. Mete'yi bebek arabasından aldı ve biberonuyla yedirip uyuttu. Tam o sırada doktor gelmişti. Eda hemen Mete'yi arabasına yatırdı ve kalktı.

Eda: Doktor Bey, kocamı görebilir miyim?
Doktor: Görebilirsiniz ama sadece beş dakika ve dokunmadan.
Eda: Tamam.
Doktor: Hemşire Hanım sizi hazırlasın.
Eda: Tamam.
Hemşire: Buyurun benimle gelin.

Eda ve hemşire giderler. Hemşire Eda'ya giymesi gerekenleri giydirir. Eda yoğun bakım odasına girer. Serkan'ın yanına bir sandalye çeker ve oturur.

Eda: Sen de beni böyle mi bekledin Serkan? Hı? Çok zormuş... Yanında olup elini tutamak, göğsüne yaslanıp kalbinin sesini dinleyememek, dudaklarına bu kadar yakın olup öpememek, sensiz kalmak.

Eda ağlıyordu hüngür hüngür.

Eda: Sensiz kalmak çok zormuş... Çok zormuş... Çocuklarımızı görmedim daha biliyor musun? Burada değiller. Sadece Mete burada. Mavi ve Mert de gelecekler. Bana seni soracaklar Serkan. "Babam nerede" anne diyecekler, "babama ne oldu" anne diyecekler. Ben ne diyeceğim Serkan? Ben çocuklarımıza ne diyeceğim? Ya sensiz kalırsak? Buna izin vermezsin değil mi Serkan? Bizi sensiz bırakmazsın. Sen bizim çınarımızsın, sen bizim sarıp sarmalayanımızsın, sen bizim en güzel sevenimizsin, sen bizimsin Serkan. Bizim olarak kal ne olur... Dayan bu savaşa. Sen kaybetmeyi hiç sevmezsin ki... Hep kazanırsın, hep kazandın da zaten. Bunu da kazan Serkan. Hem sana bir şey söyleyeyim mi? Ben her şeyi hatırlıyorum. Seni, beni, aşkımızı, çocuklarımızı, seni ne kadar sevdiğimi... Seni seviyorum Serkan, seni çok seviyorum.
Hemşire: Artık çıkalım lütfen, yormayalım hastamızı.
Eda: Hoşça kal. Seni bekliyoruz, unutma.

Eda çaresiz çıktı odadan.

Aydan: Eda! Kızım gel otur şöyle.
Eda: Anne...

Aydan anladı Eda'nın her şeyi anladığını.

Aydan: Anne mi? Canım...

Ağlayarak sarıldı kızına.

Eda: Serkan iyi olacak anne.
Aydan: İnşallah yavrum inşallah.
Ozan: Hanımlar hadi geçin oturun.

Eda ve Aydan da oturdular.

Eda: Ne kadar daha kalacak yoğun bakımda?
Anıl: Belli değil.
Eda: Nasıl değil?
Pelin: Eda durumu çok ağır.
Eda: Siz ne diyorsunuz be! Ne diyorsunuz siz! Serkan çıkacak buradan.
Ozan: Abla elbette çıkacak ama bizim elimizden sadece beklemek ve dua etmek gelir. Enişteme başka bir şey yapamayız ne yazık ki.

Tam o sırada Mert ve Mavi annelerine bağırdılar.

Mert/ Mavi: ANNE!

Eda çocuklarının sesini duyar duymaz göz yaşlarını sildi ve arkasına döndü. Çocuklar onun yanına çoktan gelmişlerdi ve sarılıyorlardı.

Eda: Canlarım!

Eda doya doya sarıldı çocuklarına, öptü ikisini de.

Mert: Anne neden ağlıyorsun?
Mavi: Ağlama anne...
Eda: Ben üzüldüm sadece biraz.
Mavi: Neden?
Eda: Üzüldüm işte.
Mert: Peki tamam anne de biz neden hastanedeyiz? Mete neden burada? Babam neden burada değil?

Eda oğlundan bekliyordu böyle bir soru. Doğruldu yanlarından, Serkan'ın yattığı odanın camına doğru yöneldi.

Mavi: AAA babam!
Mert: Babam hasta mı?
Eda: Evet annecim. Babanız çok hasta.

YILDIZLARA BAK 💫Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin