Üç Ay Sonra
Eda: Oy oy oy halalarının prensesleri bunlar ya. Yerim ben sizi ya yerim. Yağmur'um, Damla'm.
Serkan: Bu prensesler çok tatlı ya çok. Maşallah prenseslere.
Eda: Ver bakayım Damla'yı da bana. Oy!Eda bebekler ilgilenmeye başlar. Serkan da onları izliyordur, hayran hayran. Eda ve Serkan kısa bir an göz göze gelirler. Eda gülümser göz göze gelince. Sonra hemen arkasına döner. Serkan da gelir ve arkadan sarılır.
Eda: Yiaaa!
Serkan: Ne kadar da yakışıyor kucağına bebekler meleğim benim.
Eda: Hala olmak yakıştı mı?
Serkan: Yakışmaz mı hiç? Senden güzel, iyi bir hala daha olamaz. Damla ve Yağmur çok şanslılar.
Eda: Ben daha şanslıyım. Biz daha şanslıyız.
Ozan: Oy oy oy! Ablam, eniştem, kızlarım, ablam ve eniştemin çocukları biz kocaman bir aileyiz.
Eda: OZAAAN! Günaydın ablacım.Ozan ablasının yanağından öper.
Ozan: Sana o kadar çok yüklendik ki! Çok teşekkür ederim ablacım.
Eda: Rica ederim bebeğim, ne demek ama bak görüyor musun?
Ozan: Neyi abla?
Eda: Sen bir tane daha Eda Yıldız istemezken Allah sana iki tane daha Eda Yıldız gönderdi. Hadi yine iyisin. Eda Yıldız'ı olanın sırtı yere gelmez.Ozan ve Serkan sessizce kikirderler.
Ozan: Yok canım estağfurullah.
Eda: Artık biz üç Eda'yız.Gerçekten de öyleydi. Ozan ve Alya'nın ikizleri Eda'nın fotokopisi gibiydiler.
Serkan: Karıcım gerçekten Fotokopi gibisiniz.
Ozan: Aynen öyle. Sen doğursan sana bu kadar benzer.
Eda: O işler hiç belli olmuyor. Benim kızıma bakın. Benimle hiç alakası var mı? Yok! Tamam çok güzel doğurmuşum, maşallah benim kızıma ama hiçbir yerimiz benzemiyor. Kime çekti? Serkan'ın halasına. İnsan babasının halasına benzer mi? Benziyor işte.
Ozan: Atalarımız ne dediyse doğru demiş? Kız halaya, oğlan dayıya.Mert ve Mavi de koşarak inerler merdivenlerden.
Serkan: Kızım, oğlum yavaş!
Eda: Çocuklar ne bu hız!
Mert: Yağmur'u ve Damla'yı görmeye geldik.
Mavi: Evet kuzenlerimizi görcez biiiiiz! Dayı biz ne zaman oyun oynayacağız onlarla?Ozan Mavi'yi kucağına alır.
Ozan: Şimdi dayısının aşkı biliyorsun ki benim kızlar daha çok ufak. Birkaç sene sonra yürüdükleri, konuştukları zaman çok güzel oynarsınız. Tamam mı aşkım?
Mavi: Tamam dayıcım.
Altan Ailesi: BİZ GELDİİİİİK!
Mert: Hoş geldiniiiiiz!Mert koşar ve Alin'e sarılır.
Mert: Çok özledim seni Alin.
Alin: Bende seni çok özledim Mert.
Lina: Beni özlemedin mi?
Mert: Seni de özledim canım baldızım.
Anıl: Tövbe ya rabbi tövbe tövbe. Oğlum siz bu çocuğa neler öğretiyorsunuz? Ben daha baldız ne demek bilmiyorum.
Ozan: Ama tamam yeter. Lütfen sesimizi minimuma düşürelim. Benim bir tanelerim uyuyorlar.
Pelin: Yav arkadaş görmemişin bir kızı olmuş.
Ozan: İki.
Pelin: Tövbe tövbe! Kızım, kızım, kızım, o kızım, bu kızım. Biraz sakin be küçük adam!
Anıl: Hem onların da bu yaştan bu ailenin sesine, gürültüsüne, şamatasına, neşesine alışması lazım.
Ozan: Bakın anneleri gelene kadar bana emanetler. Vallahi şimdi fazla sesten sağır falan olurlar.Herkes güler.
Eda: HAHAHAHAHHAHA! Ozan yok artık ya!
Serkan: Ah be Kayınço! Anladın değil mi beni?
Ozan: Vallahi baba olunca anlıyormuş insan.Erkekler sohbete dalarlar. Çocuklar bahçeye oyun oynamaya çıkarlar. Eda, Pelin'e Damla'yı verir. Kendisi de Yağmur'u kanguruyla kucağına alır. Eda ve Pelin erkeklerin karşılarına dikilirler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLARA BAK 💫
RomanceHeyyo! Bu benim ilk hikayem ve çok heyecanlıyım. Tabii ki Sen Çal Kapımı dizisinden esinlenerek yazdım. Fakat orada senarist EdSer'i sürekli ayırıyor. Ben de buna çok sinir oluyorum. Hikayemize EdSer evli ve çocuklu olarak başlayacağız. İleri de ne...