Büyü bitmişti büyücü çoktan gitmiş. Bunları söylemek yakışmamıştı bana. Hemen sildim gözyaşlarımı. Serkan'a bir şey olmuş olsaydı ben hissederdim. Tamam dün kötü olabilirim ama bugün çok iyiyim. Serkan onu gülerek beklemememi istemişti. Öyle yapacaktım ama şu an değil gülmek, ağlamaya bile halim yoktu. Dengemi kaybetmişken son hatırladığım Ozan'ın "ablam" deyişi oldu. Sonrası ne mi?
Karanlık...İki Ay Sonra
Eda'danKoskoca iki ay geçmişti. Kış bitip, bahar gelmişti artık. Tabi normal insanlara. Bizler iki aydır yarımdık, eksiktik. Özellikle de ben. İki aydır beni ayakta tutan çocuklarım, derdimle dertlenen dostlarım olmasa bu depremden nasıl yara almadan çıkabilirdim, bilmiyorum. Dostlarım... Ne yapsam haklarını ödeyemem. Beni ayakta tutmak için çok çabaladılar. Ellerinden gelenin en fazlasını yaptılar. Bense, iki aydır sanki çıkmaz bir yola girdim. Yürüdükçe yürüyorum, sonu gelmiyor, bitmiyor... Serkan'dan sonra şirketi yönetecek biri lazımdı. Şirketin bütün hesapları, yaptığımız işlerdeki bütün anlaşmalar... Hepsi benim adımaydı. Hepsini de hep birlikte güzel bir şekilde idare ediyorduk. Pırıl daha yaşına bile girmeyen çocuğunu bırakıp bizim için şirkete gelmişti. Daha doğrusu hepimiz sürekli şirkette olduğumuz için ArtLife'ın güzel bir bölümüne çocuk okulu yapmıştık. İki öğretmenleri, üç dadıları vardı çocukların. Ben Mavi'yi genelde yanıma alıyordum. Çünkü ilk adımlarını atmaya başlamıştı, aynı zamanda konuşmaya. Ona ilk "baba" demeyi öğretmiştim, Serkan'ın fotoğraflarını
göstererek. Tanıyordu artık babasını... Fotoğraflarından... Bundan daha büyük bir acı var mıydı? Ha bu arada, bakın aklıma geldi. Sizin aklınıza hamile olma ihtimalimi düşürmüştüm. Hamile değilim. Her konuşulana inanmayın. Ağzı olan konuşuyor işte. Maksat dolu konuşmak ya... Şimdi siz o günün devamını da merak edersiniz. O güne kısaca bir gidip gelelim.Yedi Ocak...
Ozan: Abla, ablam!
Eda Ozan'ın kollarına bayılmıştı. Ozan hemen oturdukları yere yatırdı Eda'yı. Uzun uğraşlar sonucu Eda kendine geldi.
Ozan: Abla!
Bayık bir ses tonuyla konuştu Eda.
Eda: Ozan.
Ozan: Günaydın güzeller güzeli ablam benim.Eda hızlıca kalkar. Başı dönmüştür.
Eda: Ah!
Ozan: Abla ne yapıyorsun. Yat, kalkma.Ozan Eda'yı geri yatırır.
Eda: Siz neden bana öyle bakıyorsunuz? Bir gariplik mi var bende?
Pelin: Yok Eda. Biz sadece sen bayılınca endişelendik.
Eda: Ben neden bayılmıştım ki?Diğerleri birbirine bakıyordur. Ne yani hatırlamıyor muydu? Eda kendine gelir.
Eda: Ozan, benim yaşadıklarım gerçek miydi? Rüya değil miydi o olanlar?
Ozan cevap vermez.
Eda: OZAN KONUŞSANA! KONUŞSANA ABLACIM! SİZ? SİZ SÖYLEYİN!
Kimse konuşmuyordur.
Eda: KONUŞUN! SUSMAYIN BÖYLE! KONUŞUN! KONUŞSANIZA!
Eda kalabalığın ardındaki Aydan'ı görür. Hemen onun yanına koşar. Aydan da ağlıyordur.
Eda: Anne Serkan nerede?
Aydan ağlayarak başını iki yana sallar.
Eda: Doğru mu bu? Serkan bizden gitti mi?
Aydan bu sefer başını yukarı, aşağı sallar. Eda ağlayarak yere çöker.
Eda: AHH SERKAAAN!
Kızların hepsi de ağlıyordu. Erkekler saf saf ortalığa bakıyordu. Aydan'ın kendine faydası yoktu. Eda'yı sakinleştirebilecek iki kişi vardı. Ozan ve Ayfer... Hemen Eda'nın yanına geçtiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLARA BAK 💫
RomansaHeyyo! Bu benim ilk hikayem ve çok heyecanlıyım. Tabii ki Sen Çal Kapımı dizisinden esinlenerek yazdım. Fakat orada senarist EdSer'i sürekli ayırıyor. Ben de buna çok sinir oluyorum. Hikayemize EdSer evli ve çocuklu olarak başlayacağız. İleri de ne...