Resim Efecan+şarkıAlper
Durukan'ın ofisine gelmiştim.Ofisinin dört bir yanı dosyalarla doluydu.Masasının üstü darmadağınıktı.Bu dağınıklığın içinde nasıl nefes alıp aradığı şeyi bulabilirdi ki bir insan.Ama bunu Durukan çok iyi başarıyordu.Bir hırsız olup onun belgelerini çalmaya gelsem kesin ona acıyıp önce bu belgeleri düzeltip sonra çalacağım şeyi çalardım.Bugün buraya gelme amacım çok farklıydı.Durukan beni çok sinirlendirmişti.Eskisi gibi onu anlamak samanlıkta iğne aramaya benziyordu.
Önümdeki Türk kahvesi soğuyordu.Durukan'ın belgelerini imzalayıp bitirmesini bekliyordum.O hiç acele etmeden işine devam ederken uzanıp kahvemi ellerimin arasına almıştım.
"Neden bu saatte geldin?" Durukan sonunda benimle konuştuğunda başımı kaldırıp onun gözlerinin içine baktım. O koltuğunda geriye doğru yayılmış kravatını hızla gevşetip derin bir nefes almıştı.
"Sence neden gelmiş olabilirim. Duyduğum şey doğru mu? Duru'yu Aşkın denen çocukla Ankara'ya bizimkilerin yanına mı gönderdin?" Durukan'dan beklemediğim bir hamleydi.Kızını bir erkekle Ankara'ya baş başa gönderiyordu.Zaten Efecan'a kaynayan bir volkan gibi kızgındım.Hem Cole'un kızıyla hem Duru'yla olması benim beyin hücrelerimi yakmış o gün kendimi kaybedip oğluma silah çekmiştim.Az kalsın elimde kalacaktı.Beni Esra tutmasa kendi oğlumu vuracaktım az kalsın.
"Duru büyüdü artık.Bana birinden hoşlandığını söyledi ve bende ona izin verdim. Yanlış mı yaptım?" Durukan oturduğu yerden masasına doğru yaklaşmış ellerini masasının üzerinde birleştirmişti.Hafifçe kaşları havaya kalkmış sorunun cevabını bekliyormuş gibi gözlerimin içine bakmıştı.Duru ve Efecan hakkındaki bildiğim gerçekleri de söyleyemiyordum.Benim durumum iki ucu boklu değnekti.Söylersem Durukan'ın yapacağı şeyden korkuyordum. O sesli sesli bir şey yapmazdı. Aksine saman altından su yürütürdü.
"Durukan sana gerçekten bir şey sormak istiyorum. Sen gerçekten kızına izin verdin mi ya?" elimdeki kahve bardağını önümdeki orta masaya bırakıp saçlarımı hızla keyifsiz bir şekilde karıştırmıştım.
"Bırakta kızım hakkındaki kararları kendim alayım Alper." Durukan ayağa kalktığında eline bir dosya alıp gidip arkasındaki dolaba yerleştirmişti.
"Durukan sen sadece kızın hakkındaki kararları almıyorsun.Ailemizin tüm bireyleri hakkında kararlar alan sensin.Ben öyle senin kadar zeki değilim. Bunu her zaman biliyorsun. Bugüne kadar hep senin yanında oldum. Sen ne dersen yaptım.Çocuklarımızı hep sen korudun.Bir şey olsa bizimkinin götünü bile sen toparladın.Senin doğru kararların korudu ama bir şey canımı sıkıyor! Neden benim oğlum değil! Neden kızın için o çocuğu seçiyorsun?" bende sinirlenmiş farkında olmadan ayağı kalkmıştım.Gömleğimin düğmelerinin üstünden bir kaç tane açmıştım.
"Efecan ve Duru kardeşler." kısa bir cevap verip bana inat edercesine bu bahaneyi kullanmıştı tekrar.
"Bu bir bahane değil.Efecan'ı neden istemiyorsun? Ben senin kızını gerçekten oğlumla olsun istiyorum.Duru ya Efecan'ı severse ne yapacaksın!Babasıyla mı sorunun var anasıyla mı!" birden sesimi yükselttiğimde Durukan kendi kendine gülmüştü.Eliyle saçlarını düzeltip " Şu an ikisinin de sevgilisi var Alper sakin ol." beni uyardığında bir an bağırdığımla kalmıştım.Lafı ağzımı güzel tıkamıştı.
İşte bizim çocukları da anlamıyordum ben. Efecan'ın mekanında masum dediğim Duru kızım oğlumla işi pişiriyordu.Duru'nun oğluma nasıl baktığını her zaman fark etmiştim.Ona aşk doluydu.Nasıl olurdu da gidip hemen Aşkın'ın bulurdu? Sanki benim oğlum da çok masumdu(!) Kızı resmen Leila ile aldatmıştı. Ben de gelmiş burada saçma sapan şeyler konuşuyordum işte.