5 Ay Sonra
Duru
"Bu da senin için!" diye bağırdığımda silahın tetiğini çekmiş tam onluk kısımdan vurmuştum.Hızlı bir şekilde şarjörü doldurup tekrar atış yapacakken Tunahan elimden silahı hızla almış kendisi atış yerine ateş etmeye başlamıştı. Alnımdan terler akıyor soluk soluğa kalmıştım. Tunahan'ın tişörtü terden benim gibi sırılsıklam olmuştu. Benden daha iyi atış yapıyordu.
Leila ile daha fazla vakit geçirdiği için benden daha çok pratik yapıyorlardı.
" Biraz dinlen Duru. Kendini çok yoruyorsun. Atışların iyi." Tunahan benimle konuşurken onun kaslanmış kollarına doğru baktım. Kendisini antremanlara vermişti. Çok sıkı bir vücut yapmış şimdi daha farklı bir Tunahan karşımda duruyordu. Kendine daha çok güvenen başı dik, daha olgun biri olmuştu.
" Size havlu getirdim." Leila kapıdan girerken ona doğru baktım. Leila bu aralar nedense daha bol kıyafetler giyiyordu. Daha bir olgunlaşmış farklı birine dönüşmüştü.Bir havluyu bana uzatırken onun uzun saçlarına baktım. Bugün yine saçlarını açık bırakmıştı. Biraz kilo vermiş gibiydi. Elindeki havluyu alıp alnımı silerken Tunahan Leila'ya doğru dönmüştü.
" Canım geldin mi? Geç kaldın?" Tunahan Leila'ya bir adım yaklaşıp onun yanağına güzel bir öpücük kondururken yüzümde hüzünlü bir gülümseme belirmişti. Sonra gözlerim biraz dolmuştu.
" Tunahan seni uyardım... Duru'nun yanında yapma..." Leila ona fısıltıyla kızarken gülümsememi zorla çıkarmaya çalışmıştım. Benim yüzümden birbirlerinden uzak durmasının anlamı yoktu.
" Önemli değil. Ben lavaboya gideyim. Siz baş başa kalın." Deyip kapıya yönelmiştim. Bir kulağım onların tatlı tartışmasındaydı.
"Ama öpmek istiyorum. Her gün daha tatlı oluyorsun sanki. Terli terli şöyle sarılayım sana." Tunahan'ın bu çocuksu konuşmaları Efecan'ımı hatırlatmıştı bana. Ayaklarıma ağırlık binmişti sanki. Bir şeyleri unutmak için Tunahan'la bir karar alıp ikimiz bu karanlık dünyanın başına geçmeye karar vermiştik. Leila bizi eğitiyor ve tanımadığım kişilerle beni tanıştırıyordu. Aslında yapmak istediğim en son şey buydu ama kendimi bir anda burada bulmuştum. Burada sanki Efecan'ın geçmişi vardı. Onunla olan bağlantımı bir yandan korumaya çalışıp bir yandan her şeyi unutmaya çalışıyordum. Beş ay boyunca rüyamda hep Efecan'ın gelip beni ziyaret ettiğini görmüştüm.
Her uyandığımda hüngür hüngür ağlıyor ve kalbim sıkışıyordu. Beni ziyarete gelip gelip mutlu olmamı istiyordu. Bir kere çocuğumuz nasıl diye sormuştu ama ona çocuğumuz olmadı diyememiştim. Bazen rüyada onun öldüğünü bildiğim halde onunla vakit geçirmeye çalışıyordum. Gün geçtikçe yokluğu daha çok koymaya başlamıştı. Kalbim sıkışıyordu bazen sanki. Sonra derin bir nefes alıp bir şeylerle meşgul olmaya çalışıyordum.
Başka ne yapacaktım? Başka çarem var mıydı? Zor bir süreç geçiriyordum. Kapıdan çıkıp yeni mekanın koridorlarında yürürken takım elbiseli adamlar bana selam veriyordu. Kerem en yakın danışmanım ve korumam olmak istemişti. Aslında herkes dağılmak istemiş ama benim geleceğimi duyanlar kalıp beni korumak istemişti. Efecan ölmeden önce herkesi çoktan tembihlemişti sanırım. Herkes o kadar saygılı davranıyordu ki bu saygı beni daha kötü hissettiriyordu. Efecan'nın olmadığını hatırlatıyordu.
Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Günler geçiyordu ve hala o yoktu. Aynada gözlerimin içine baktım. Mutlu ol diye not bırakmıştı. Ailede kimse mutlu değildi. Alper abi işi bırakmış sürekli evdeydi ve kendini içkiye vurmuştu. Esra abla ondan daha kötü olsa bile Alper abiyi toparlamaya çalışıyordu. Babam avukatlığı bırakmak istemişti ama Alper abiyi desteklemek için çalışmaya devam ediyordu. Babam da neredeyse hiç konuşmuyordu. Annem ise çok dalgındı. Tunahan'ı Leila bir şekilde toparlıyordu. Kardeşim adına biraz seviniyordum.