Saat 06.35
İtler çok az kalmış, tim ise morali 0 şekilde çatışmaya devam ediyordur. Yusuf'un 2 isabetli atışından sonra itler 3 tane kalır. Kürşat vurdu onları da, hepsi alnının ortasından vurulmuştu. Herkes dağdan indi ve sınıra yaklaşan it sürüsünü durdurmak için hızlı adımlarla yürümeye başladı. Kürşat marş mırıldanıyordu ama kimse bilmiyordu sözlerini.
Mustafa: Adı ne?
Kürşat: Doğu Türkistan milli marşı yaz çıkar.
Mustafa: Çok iyi bu arada.
Kürşat: Dedem öğretmişti ölmeden önce, toplama kampından bırakılmıştı. Ama görmek istemezsin dokunsan kemiği görünecek kadar zayıftı. Ölünce de bu kaldı işte. Doğu Türkistan Cumhuriyeti zamanında yaşamış...
Tim ilerleyince taştan bir yapı gördü. Yerde kan izleri vardı sadece, büyük ihtimal itlerden temizlenmişti. 2 tane halat vardı, yukarıdan asılıydılar. Halatların hemen yanında kan izleri daha da fazlalaşıyordu. Dağın ötesine gittiler, aaa.
Asker: Durun!
Erkan: Çocuklar sakin. Yüzbaşı Erkan Demir.
Asker: Pardon komutanım.
Erkan: Önemli değil, de. Komutan 10 kişilik it sürüsü gelecek demişti, siz buradaysanız neden görevi bize verdi ki?
Asker: Temizlendi komutanım.
İçeriden daha rütbeli bir asker çıktı.
Doğan: E o kadar gelmişsiniz bir çayımızı içersiniz artık.😅
Yusuf ve Yiğit birbirlerine baktı.
Yusuf: Yiğit bayılırsam tut tamam mı?
Yiğit: Amına koyim harbi o lan!
Yusuf: Bizi arayan komutan buydu değil mi?
Yiğit: Lan evet bak!
Tim içeri girdi. Yusuf Doğan'ın yanına geldi.
Yusuf: Teğmen Yusuf Kılıç komutanım.
Doğan: Bir sorun mu var teğmenim?
Yusuf: Komutanım siz Kartal Timi'nin komutanı mısınız?
Doğan: Evet?
Yusuf: Hatırladınız mı? Murat hastanedeyken...
Doğan: Hatırladım teğmenim. Şehit olmasaydı belki onunla da görüşmüş olurdunuz...
Yusuf: Vatan sağolsun.
Doğan: Vatan sağolsun.
Yusuftan
Masaya döndüm. Herkesin suratı cenazede gibiydi. Bende ise buruk bir gülümseme vardı, onları görünce tekrar asıldı. Kimse çayına dokunmamıştı bile...
Yiğit etrafa bakıyordu, şehit olduğunu kabullenemediği için Murat'ı mı arıyordu yoksa merak mı etmişti bilmiyorum. Tek bildiğim içinde yangın olduğuydu. Görevde olduğu için ağlayıp yangını da söndüremiyordu. Ben de kasaturayı çıkarıp karnıma saplamak istiyordum. Belki gözyaşı değil de kan söndürür diye...
Demir abi onu sadece Kerem'in töreninde ve Talip'in doğum gününde görmüştü... Sonra tayin istedi Murat Doğu taraflarına... "Doğuda çok şehidimiz var ben intikam için gidiyorum." diyerek. Sınır dışı görevler genelde buradan olurdu, komutanın amacını anlamadım. Demir abi ellerini birleştirmiş, sıkıyordu.
Erkan komutan sakindi aslında, o kadar sakindi ki kendini biraz daha sıksa ağlardı. Hasan komutanda da durum farklı değildi.
Yiğit'in yanına oturdum.
Yusuf: Vatan sağolsun kardeşim tamam.
Yiğit: Neden sakladın? Görevde söyleyince olmuyor...
Yusuf: Emin değildim, şaka yapıyor sanmıştım.
Asker: Komutanım helikopter hazır.
Erkan: Geliyoruz.
Helikoptere bindik. Ben cama bakmaya devam ediyordum, diğerleri de susuyordu sadece, Kürşat'ın bana baktığını hissetmiştim, arkamı döndüğümde kafasını çevirdiğini gördüm.
Yusuf: Ne oldu Türkistanlı?
Kürşat: Hiçbir şey komutanım.
Yusuf: Bir şey mi söyleyecektin?
Kürşat: Komutanım Murat kim? Neden herkes üzüldü?
Yusuf: Liseden arkadaştık biz Kerem, ben, Yiğit, Murat. Hepimiz aynı time düştük. Kerem şehit oldu, hem sağlık astsubayı olan Metin hem de Murat tayin istedi. Kerem Yiğit'in öz abisi bu arada. Demir abi o zaman gördü Murat'ı, Kerem'in töreninde. Biz 3 kardeş kaldık, Murat Şırnak'a gitti. Dün gece şehadet haberini aldım ben, artık 2 kişiyiz.
Kürşat: Hayır hâlâ 4 kişisiniz.
Yiğit: Türkistanlı yapma görevdeyiz ya🥲
Yusuf: Haklısın ama, hâlâ 4 kişiyiz...
Yiğitten
Benim moralim sıfırdı. Ellerimi birleştirmiş, ellerime bakıyordum. Demir abi kolunu omzuma attı. Onda baktım, gülümsedi.
Demir: Bozma moralini, intikamını da aldık. İçi de rahattır şimdi. Her bayram şehitliğine gittiğimizde ne yapacaksın? Böyle mi olacak?
Yiğit: 2 kardeşim şehit benim, Burhan Binbaşı'ya yalvarmıştım saklasın diye ama, benim babam da trafik kazasında ölmedi ki. O da askerdi... Ben 7-8 yaşlarındayken bizim lojmana roketatarla saldırdılar. Babam, Mehmet amcam yani arkadaşımın babası, şehit oldu o saldırıda. Sordum "Kim yaptı?" Diye, "Teröristler yaptı." Dediler. O zamandan beri nefret ederim teröristten, hainden!
5 yıldır sakladığım şeyi söylemiştim... İçim rahatladı ama daha da ağlayasım geliyordu. Yusuf da yeni öğrenmişti...
Yusuf: Yiğit yalan yapma ya.
Dolu gözlerle ona döndüm.
Yiğit: Yalan söyleyecek hâlim mi var? Abim söylemek istemedi çünkü acırdınız! Burhan Binbaşı'ya yalvardım söylemesin diye!
Yusuf inanamıyordu. 10 yıldır ondan saklıyordum! 10 yıl!
Döndük ve helikopterden indik. Utku Albay hepimize teker teker baktı ve
Utku: Yiğit, hayırdır?
Yiğit: Ben sırrı saklamaktan vazgeçtim komutanım.
Utku: Burhan'a malzeme çıktı desene. Eğitimde anlatacak.
Yiğit: Sorun yok komutanım.
Utku: İyiydi Bozkurt, görev başarılı. Ha bir de Yusuf, babanı hallettik.
Yusuf: Teşekkürler komutanım😅
Utku: Manyak. Kolay gelsin Burhan eğitim sahasına çağırdı.
Tam 700 kelime.
Bence iyiydi de çok uzattım sanki be.
Not: Medya konuyla alakasızdır. Burak Aydoğan, araç kazasında şehit oldu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 KAHRAMAN
ActionTavsiye etmiyorum, ilk 6 bölüm utançtan silinmiştir Cringe seviyesine göre 50-100 arası başlanabilir