Saat 00.30
Yusuf uyumuştur ve kapı çalar. Gece gece kim gelebilirdi? Silahını alıp kapıyı açtı. Yiğit'i gördü, gözleri kıpkırmızıydı.
Yusuf: Ne olduu?
Yiğit: Gelebilir miyim?
Yusuf: Gel gel de, iyi misin?
Yiğit: Yusuf ben...
Salona geçip otururlar, Yusuf ışığa alışamamıştır.
Yusuf: Anlatacak mısın?
Yiğit: Ya şimdi, off...
Yusuf: Bekle.
Gidip su getirir.
Yiğit: Yusuf ben hastayım.
Yusuf: Ne hastası?
Yiğit kalbini gösterir.
Yusuf: B-bu ne anlamda?
Yiğit: Yarın yokum demek...
Yusuf: Nasıl lan? Yiğit saçmalama böyle gidemezsin.
Yiğit: Anneme nasıl söyleyeceğim?
Yusuf: Kardeşim ama, olamaz ya...
Yiğit: Özür dilerim senden de, çok bağlandık ama, bi 8 yıl daha acısı geçmeyecek...
Yusuf gözleri dolmuş şekilde Yiğit'e bakar.
Yusuf: Yani, gidiyorsun...
Yiğit: 🥲
Yusuf da aynı şekilde ona bakar. Sonra ikisi de gülerken ağlamaya başlar ve sarılırlar.
Yusuf: Yiğit gitme lan...
Yiğit: Benim isteğim değildi bu...
Yusuf: Lan hani beraber şehit olacaktık?
Yiğit: Ağlama olm yaa.
Yusuf: Sen de ağlıyorsun ama.
Yusuf'un kabullenemeyeceği tek şeydir onun ölecek olması.
Yusuf: O sabah hiç gelmeyecek o zaman.
Yiğit: Ne sabahı?
Yusuf: Kardan aydınlık olan...
Yiğit: Yapma ya, üzülme işte...
Yusuf: Nasıl üzülmeyeyim çıldırtma beni! Bağlandım evet Allah benim belamı versin de herkes gitmek zorunda mı?
Yiğit: Zor değil mi?
Yusuf: Evet... çok zor...
Yiğit: Ben gidiyorum o zaman?..
Yusuf: Yarın gel, komutanlar da son kez görsün bari.
Yiğit: Tamam, görüşürüz.
Yusuf: Görüşürüz...
Gidene kadar kapıyı açık tutar. Kapatınca içeri geçer. Yatağa girer ve kafasını yastığa gömer. Hiçbir şey hissetmek, duymak, görmek istemiyordur.
"Sen kimseyi öldürmedin, sadece ruhunu öldürdün."
Yusuf diğer yastığı kafasının üstüne koyar ve kulaklarını tıkar.
"Yiğit seni bırakmayacak mı? Murat bırakmayacak mı?"
Yusuf: SUS! SUS ARTIK!
"Yusuf, sen bir katilsin."
Yusuf yumruğunu duvara vurduğunda sesler anında susar.
Saat 05.30
Yiğit dışında herkes karargahtadır.
Erkan: Nerede kaldı bu çocuk ya?
Hasan: Herkesten erken gelirdi, Yusuf senin bir haberin var mı?
Yusuf: Y-yok, yok...
Demir: İyi misin?
Yusuf: İyiyim.
Yiğit odaya girer. Yusuf o tarafa bakar, Yiğit canının sıkıldığını belli ederek ona bakıyordur.
Hasan: Hoşgeldin, neden geç geldin?
Yiğit: Geç mi geldim?
Demir: Yani herkesten önce gelirdin de.
Yiğit: Yok öyle bir şey.
Erkan: Bugün sizde bir şeyler var ama, çözemedim.
Yiğit ayağa kalkar ve...
Yiğit: Şimdiye kadar benim için yaptıklarınız için gerçekten teşekkür ediyorum. Dün gece, yakında gidebileceğimi öğrendim. Hastayım, kalp hastası. Bugün burada üniformamla, sizlerle geçirdiğim son günüm olabilir. Üzülmenizi istemiyorum.
Sesi titremeye başlar
Yiğit: Yani ölürsem de, ağlayabilirsiniz ama, üzülmeyin.
Erkan: Yani, gidecek misin?
Yiğit: Evet...
Demir: Bir tedavisi yok mu böyle gidemezsin!
Yiğit: Yok, ama... 😔
Herkes kalkıp ona sarılır. Yusuf çıkıp tuvalete gidecekken
Yiğit: Komutanım...
Yere yığılır. Demir hemen yanına gelir. Yusuf da içeri girer ve ne olacağını düşünmeye başlar. Konuşmaları duymuyordur, Kaan onu teselli etmeye çalışıyor ama o duymuyor...
443 kelime az oldu. Ama bence güzel ya.. Kendimi kaptırdım ağladım amk. Ama maalesef dostlar durum bu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 KAHRAMAN
AcciónTavsiye etmiyorum, ilk 6 bölüm utançtan silinmiştir Cringe seviyesine göre 50-100 arası başlanabilir