167. Bölüm

21 3 34
                                    

Mustafa: Kızım yeter bakma ya!

Müge: Lan ben mi bakıyorum sen bakıyorsun!

Mustafa: Zorunlu olmasam seninle aynı havayı bile solumam!

Müge: Soluma o zaman!

Mustafa: Tamam!

Mustafa odadan çıkar.

Müge: Ukala.

Mustafa yukarı çıkar.

Hasan: Hayırdır?

Mustafa: Komutanım başka biri gitse?

Kürşat: Ben giderim komutanım sorun yok.

Hasan: İyi tamam git.

Mustafa oturdu.

Yusuf: Sakin lan, ne oldu ki, aranızda ne geçti??

Mustafa: Komutanım ben Ankara'ya yeni gelmişim. Görevden döndüm, park ederken arabasına çarptım yanlışlıkla. Neyse ben özür diledim, parası neyse öderim dedim zaten minnacık çizik. Yok "Lan göt kadar yer zaten nereye girmeye çalışıyorsun!" Falan. O sabah markette karşılaştık görev çıkışı, yine dedi ki "Bu vatanın senin gibi askerlere ihtiyacı yok."

Yusuf: Ağır konuşmuş.

Yiğit: Biri bana öyle desin onu oraya gömerdim

Mustafa: Kadın ama işte.

Yusuf: Takma bu deliyi onun annesi de gay olduğu için-

Yiğit: Ya Yusuf Allah aşkına siktir ya!

Kürşat Müge'nin yanına gelir.

Müge: Yaklaşma!

Kürşat: Komutanım Mustafa sıkıntı çıkarınca ben geldim. Astsubay Kıdemli Çavuş Kürşat Doğan.

Müge: Senin tipin niye öyle Çinli gibi?

Kürşat güldü.

Kürşat: Doğu Türkistanlıyım çünkü😅

Müge: Pardon ya...

Kürşat: Sorun yok komutanım artık üzülesim de gelmiyor.

Müge: Kötü müydü?

Kürşat: O da soru mu?

Müge: Özür dilerim tüm Türk devletleri adına...

Kürşat: Çin ile ticaret uğruna işte, her şey para olmuş komutanım boş verin.

Müge: Hiç üzülüyor gibi değilsin?

Kürşat: Koymuyor artık, yeterince üzüldük. Bir kurtarıcı aramak yerine kurtarıcı olmalıyız. Ben ne yaşadıysam aynısını Çin hükümetine yapacağım! Çince konuşursa dayak atacağım, inançlarının şartlarını yerine getirirlerse boyunlarına köpek ölüsü asacağım teröristlerden. Tarlada hedef koyacağım, ince giyinmelerini söyleyip soğukta karda kışta koşturacağım.

Biraz duraklar.

Kürşat: Çocuklar masumdur, onlara çok iyi davranırım, diğer türlüsü ırkçılık olur. Benim çocukken yaşadıklarımı onlar yaşamasın diye çabalarım. Onlar daha hiçbir şeyin farkında değiller ki? Ben Uygurca konuşunca beni döven, anne karnındaki kardeşimin doğmasına bile izin vermeyen, tarlada güneşin altında 12 saat çalıştıran, soğukta koşturan, boynuma köpek ölüsü asan, 5 yaşımda 20 kilo ağırlık çektiren, haftada 1 kuru ekmek veren, toplama kampında kız çocuklarına... off işte şey yapanlar onlar değil ki?

İlk defa birine bu kadar kendi düşüncelerini anlatmıştı.

Müge: Abi sen ne yaptın ya?

4 KAHRAMAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin