Otuz üç

7.7K 617 123
                                    




Gökkuşağı altında düşlediğim ne varsa hepsi griye boyandı.

Hayalini kurduğum güzel günlerin yerini unutmak istediğim boktan anılar aldı.



Mehmet abi üzerinde siyah deri ceketi ve elindeki yüzükler ile buraya gelmek için hazırlandığını belli ediyordu.  "Hera senin de geleceğini bana söylemedi" diyerek bir elini omzuma koyup pat patladıktan sonra karşıma oturmak için dolaştı. 

Ne tesadüf ama bana da sende bahsetmedi demek istesem de her zaman ki gibi dilim tutulmuştu. Ona öylece baktım. Hera'nın her şeyi bilmesine rağmen bana bunu yapması canımı acıtıyordu. 

"Arkadaşlarıma selam vermem lazım." Masadan kalkarken hafiften ellerim titriyordu. Titreyen ellerimi saklamak için ellerimi yumruk yaptım. 

Hep öyle mi olacaktı? Ne zaman kendimi sevsem geçmişim peşimden gelip beni o eski yere geri mi atacaktı? Buraya gelmeden önce olan tüm motivasyonum ve öz güvenim gitmişti.

Çınar ve Devrim'in oturduğu masaya yaklaşıp sahte bir şekilde sırtım. "Merhaba." Kafamın içindeki dünya beni yavaş yavaş o karanlığın içine çekiyordu. 

İkisi yoğun bir şekilde muhabbet ettikleri için yanlarına geldiğimi fark etmemişlerdi. İlk gözlerini çeviren Devrim olmuştu. Beni görmeyi beklemediğini belli eden ifadesi ve aralanan dudaklarından "Ha sikt.. Rrrr" gibi bir ifade çıktığında tam olarak ne söylediğini anlamadım. 

Çınar beni baştan aşağıya süzüp neşeli bir tonda konuştu. "Oo selam, Kartal Bey" Elindeki bardaktan bir yudum aldığında gözleri hala üzerimdeydi. Bir şey söylemediğim için kendisinin konuşmasını gerektiğini düşünüp konuşmasına devam etti. "Siz geceleri öyle yerlerde mi takılıyorsunuz?" 

Çınar ile göz göze kaldığımda onun bugün magazinde adı anıldığı aklıma geldi. "Siz Ladinlere alışmış olabilirim ama hala hayatım senin ki kadar heyecan verici değil Çınar Bey." 

Çınar o magazin haberinden bahsettiğimi anlayacak kadar zeki biriydi.  Yüzünde bir sırıtma oluştu, kaşlarını kaldırıp ne yapabilirim der gibi omuz silkti. 

Onlar ile konuşmak beni kendime getirse de birazdan o masaya geri dönecektim ve tüm motivem geri gidecekti. Bunun farkına vardığım zaman derin bir nefes alıp vermekten kendimi alamadım. 

"Neyse ben sadece selam vermek istedim, görüşürüz bir ara."

Yanlarından ayrılırken hafifçe el salladım. Devrim yanlarında durduğum süre boyunca asla konuşmamıştı ama el sallama karışık verdi. Bu Devrimlik bir hareket değildi bu yüzden masaya geri oturmadan önce ona kısa bir bakış attım, gözleri benim üzerimdeydi. 

O bana bakıyordu.

Bende ona bakıyordum. 

Masaya oturduğum zaman Mehmet abi beni bekliyormuş gibi hemen konuşmaya başladı. "Duyduğum kadarı ile Hera senin için bir sürpriz hazırlamış."

Bu ses cidden midemi bulandırıyordu. Gözlerimi Devrimden çekip Mehmet abiye baktım. Eğer abim burada olsaydı aynı istekle benimle konuşur muydu?

"Sürprizi görüp gideceğim."

"Buradan bir şeyler içmeden gitmemelisin." Masanın üzerindeki menüye uzandı. "Hesabı Hera ödeyecekmiş ne yapacağını biliyorsun."

volleyball men - bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin