İnsanları, insanlar öldürür, silahlar değil.
Bu devirde, sözler işliyor cinayetleri, katiller değil.
"Biz hafta sonu bulaşacaktık zaten neden erkenden buluştuk şimdi, sana sürprizim vardı."
Hera ile bizim eve yakın bir kafede buluşmuştuk. Onunla bu durumu konuşup halletmem lazımdı.
Hera'yı uzun zamandır tanıyordum. Birlikte çok fazla anı biriktirmiştik. Abim ne kadar farkında olmasa da benim en yakın arkadaşım Hera'yı. O nasıl benim içimi dışımı biliyorsa bende aynı şekilde onun içini dışını biliyordum. Gözlerimi onun üzerinde tutup ben bu düşünceleri düşünürken o etrafı inceliyordu. Küçük burnu, mavi gözleri, teninin beyazlığı... O kadar güzel biriydi ki. Derin bir nefes alıp verdim. Düz ama bir o kadarda karışık olan saçları aynı karakteri gibiydi. Hera, bir Teoman şarkısıydı. Öyle gönülçelen, öyle paramparça, öyle serseriydi ki...
Ailesi ile konuşmayı kestiği günden beri tek başına yaşıyordu. Her zaman başına buyruk hareketler eder, sonunda ne olur diye düşünmezdi ama Ladinler öyle sonunu düşünmeden atlanabilecek bir kuyu değildi. Bunu ona göstermem gerekiyordu.
Hera'nın gözleri beni bulduğu anda yüzünde aptal bir gülümseme oluştu. Bense kaşlarımı çatıp masaya doğru eğildim, dirseklerimi masaya yasladım. Tüm gün aklımda dönüp duran sorulara bir an önce son vermek istiyordum bu yüzden hiç uzatmadan direkt konuya girdim.
"Bana Ladinler hakkında söylemek istediğin bir şey var mı Hera?"
Sesimden ciddi olduğumu anlamıştı ama o umursamadığı duruşundan belliydi.
"Hayır yok Kartal'ım, ne oldu ki?"
Sağ elimin parmaklarını birkaç kere masaya vurdum, genelde aklımda çok sert şeyler söylemek geçtiği zaman bunu yapıyordum. Hera bunu bildiği için bir elini elimin üzerine koyup beni durdurdu. Bakışlarımı masadan ona doğru çevirirken konuştum.
"Hera, Ladinlerin nasıl insanlar olduklarını bilmiyorsun..."
"Şu an senden daha iyi bilemem, doğru."
Tek kaşını kaldırıp bana meydan okuyormuş gibi baktığında artık dayanamamıştım.
"Çınar Ladin'in evinin duvarından ne istiyorsun güzelim?"
Bunu söylememi beklemiyordu işte. Yüzündeki o ifadeden anlamıştım. Mavi gözlerinin içinde pırıldama oldu. Siyah gür saçlarının bir tutamı yüzüne doğru geldiğinde ona doğru yaklaştım.
"O çok sevdiğin kişi cidden Çınar mı?" Yüzünü kapatan saç tutamını nazikçe tutup kulağının arkasına sıkıştırdım. Bunu yaparken ona yaklaşmıştım. "Cevap bekliyorum Leyla Köse." Saçını kulağının arkasına sıkıştırırken bu büyülü anı bozup kulağını çektim. "Ya kızım sen kafayı mı yedin ya! Dünyada bir ton insan içinde gidip Çınar'ı mı buldun?"
"Ah kulağım!!"
"Kulağın tabi kulağın! Şükret insanlar içinde sadece kulağını çekebiliyorum." Kulağını serbest bırakıp bu sefer saçını seçtim. "Bana hemen seni haklı bulacağım bir sebep ver, hemen!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
volleyball men - bxb
Fanfiction[TAMAMLANDI] Usanmaz Yenilmez O sadece güler Hep hissiz aşık Hiç görmez kendini ama Suçlar o herkesi Pişmiş arsız Kibirle bir tepeden izler durur Cahil anlayacak gibi İnandım soyundum yine Gafil avlayacak beni Dur o ellerini Bi' ruhumdan çek Çek yo...