Sonu yokmuş gibi yaşarsın
Geceler mezar olur dalarsın uykuya
Çınar beni fark edince sağ elinin tersi ile yüzünü silip bana baktı. Yeşil gözleri kıpkırmızı olmuştu. Soyunma odasına geldiğinden beri ağlıyor olmalıydı. Her zaman karşımıza kusursuzluğu ile çıkan Çınar'ın yıkılmış halde görmek beni hareketsizleştirdi. Ne yapacağımı bir süre bilemedim.
"Se- Sen iyi misin?"
Çınar burnunu çekip başını geri eğip telefonunun ekranına birkaç kere tıkladı. Hala kapının önünde durmaya devam ediyordum. Elimle kapıyı yavaşça kapatıp bana en yakın olan oturma yerine oturdum. Onu soru sorup sıkıştırmak istemiyordum. Aynı şey benim başıma gelse biri beni ağlayarak görse soru sorup sıkıştırması yerine yanımda sessizce durmasını isterdim bu yüzden sessizliğimi korudum. Çınar bir süre sonra tekrar ağlamaya başladığında bu sefer oturduğum yerden kalkıp yanına ulaştım.
Ladinlerde ağlayabiliyormuş...
"Çınar..." lafımı tamamlamama izin vermeden ağlamasının ardından konuştu.
"Tunç abi... Tunç abi.. Vefat etmiş."
Duyduğum sözler beni olduğum yere çiviledi. Öylece durup gözlerimi boşluğa diktiğimde göğsümden yukarıya doğru bir sıcaklığın aktığını hissettim. Sıcaklık boğazıma ulaştığında yutkundum. Çınar'ın çalan telefonu beni daldığım boşluktan çıkardı. Boğazımdaki o his geçmemişti. Bu hissi biliyordum. Birinin ölüm haberinin insanı nasıl bir hale getirebileceğini biliyordum. Çınar çalan telefonu açmak yerine sessize aldı.
Eğilmiş başını kaldırıp derin bir nefes alıp burnunu çekti.
"Başın sağ olsun." Dudaklarımdan bu cümle o kadar kısık sesle dökülmüştü ki Çınar'ın duyup duymadığı hakkında şüphem vardı.
Eli ile kafasına vurdu "Ben bunu onlara nasıl söyleyeceğim." Elini tekrar kafasına vurduğunda kolunu tuttum ama başına vurmaya devam etti. "Nasıl söyleyeceğim.." Şu durumda düşündüğü ilk şey diğerleri miydi? Kendi hüznünü değil. Diğerlerini düşünmesi ona karşı olan tüm saygımı arttırdı.
"Çınar, dur."
Her konuşmasından sonra kafasına vuruyordu. Bir an durduğunda sakinleştiğini düşündüm ama bu sefer bir elini yumruk yapıp hemen yanındaki boş oturma yerine vurmaya başladı. Hareketlerinin çok bilinçsizce olduğunu görüyordum. Girdiği buhranın verdiği stres yüzünden ayakları titriyordu.
"Biliyordum, başıma bunun geleceğini biliyordum."
Onu sakinleştirip kendine gelmesi için ne yapmam gerektiğini düşünsem de bir süre hüznünü yaşaması gerektiğini düşündüm. Onun yanında olduğumu belli etmek için boştaki kolunu tuttum. Onun kolunu tutmam ile burada olduğumu yeni fark ediyor gibi irkildi. Kıpkırmızı olmuş yeşil gözleri benim gözlerimi bulduğu an rüyadan uyanmış gibi yüzüme baktı. Tüm kusursuzluğu gitmişti. Bu durum karşımda çırılçıplak kalmasını sağlıyordu. Onu görüyordum. İnsanlar en çok üzgün olduğu anlarda kalkanlarını indirirlerdi. O da kalkanlarını indirmiş bana bakıyordu.
Kolunu hafifçe sıkıp her söylediğim kelimden sonra başımı salladım "Nefes al nefes ver, nefes al nefes ver." Demir Demirkan'ın gitti gider şarkısını çok fazla dinlediğim için bunu o şarkının ritminde söylemiştim. "Bu durumda bile diğerlerini mi düşünüyorsun?" Başımı iki yana salladım. "Bunu kendine yapma. Kendi hüznünü kenara itme."
Beni şu durumda anlıyor muydu bilmiyorum ama nefes alıp verişlerinin arasında başını aşağı yukarı salladı. Burnunu çekip konuştu, bu kadar kolay dile getirmesi bu ölümün çok beklendik olduğunu gösteriyordu. "Tunç öleceğini kabullenmişti ama ben kabullenemedim, bu yüzden diğerlerine de umut verip durdum. Dün ki ziyaretlerden sonra palyatif odasına aldılar onu." Ağladığı için sesi kısılmıştı. O güçlü, otoriter esi yerine bambaşka bir ses ile konuşuyordu. Canının acıdığını hissedebiliyordum. "Bir insan kendine neden bunu yapar... Bizi hiç düşünmedi, hiç." Burnunu çekip ellerini yüzüne koydu. Çınar herkesi düşünen biriydi, Tunç abiye olan tüm kızgınlığı bu yüzden olmalıydı. Onları düşünmemişti tek düşünen Çınar'dı. O ağladığında yapabileceğim tek şey bir elimi sırtına koyup okşamak oldu. Alt dudağımı dişleyip serbest bıraktım. Eğer bende onunla birlikte ağlamaya başlarsam adım kadar emindim ki, Çınar kendi hüznünü bırakıp benim iyi olmam için çabalayacaktı ama hüzün onundu. Onun rolünü alamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
volleyball men - bxb
Fanfiction[TAMAMLANDI] Usanmaz Yenilmez O sadece güler Hep hissiz aşık Hiç görmez kendini ama Suçlar o herkesi Pişmiş arsız Kibirle bir tepeden izler durur Cahil anlayacak gibi İnandım soyundum yine Gafil avlayacak beni Dur o ellerini Bi' ruhumdan çek Çek yo...