Yirmi bir

8.5K 638 54
                                    


İki kalbin anlaşması 

ilkbaharı

yüz yıl uzatır.


Devrim ile araba yolculuğu düşündüğümden daha iyi geçmişti. Playlistin de genelde yabancı şarkılar oluşu dikkatimi çekmişti. Bense genelde hep Türkçe şarkılar dinlerdim. Neden yabancı şarkılar dinlediğini sorduğumda bana ruh haline daha uygun olduğunu söylemişti. Bense omuz silkmek ile yetindim.

Çınar'ın evinin bizim çalışma salonuna bu kadar yakın olacağını hiç tahmin etmemiştim.

Daha sonra Devrim'in açıklaması ile burayı kendi mekanları olarak kullandıklarını öğrendiğim, bu demek oluyordu ki onların arasına daha çok katılacağım.

Kahvaltı sürecinde ilk önce Çınar ardından Can Polat benden özür dilemişti. Onlara sorun değil diyerek geçiştirdim. Zaten biz erkekler bu kadar küçük olaylardan tartışıp birbirimiz ile uzun süre küs kalmazdık.

Onlara daha fazla sorun çıkarmak istemiyordum. Devrim'in de samimi olduğuna inandığım için bu kadar sakin karşılıyordum.

Kahvaltı masasını hep beraber topladığımız da hala antrenmana birkaç saat daha vardı.

Ellerimi yıkamak için lavaboya gittiğimde kısa bir süre Hera ile mesajlaşmıştım. En son attığım mesaja bir süre bakındım. Başımı iki yana sallayarak mesajlaşmamızı görmezlikten geldim.

Başımı kaldırdığımda aynada kendimle göz göze geldim, kendime bir süre öylece bakıp hafifçe sırıttım.

Üzerimde düz kahverengi bir tişört, altımda siyah eşofmanım vardı. Böyle o kadar sade ve rahat hissediyordum ki. Bazen küpe takmak istediğim ya da kolye takmak istediğim oluyordu ama bunu yapamazdım.

Aynadaki sırıtmam yavaşça solup gitti. Yerine kaşlarını çatan, sinirli ifadem belirdiğinde kendime acıdığımı fark ettim.

Kendim olmak yerine başka biri olmayı tercih etmiştim.

Kendimi yaşarken defalarca öldürmüştüm.

Biraz daha kendime bakarsam ağlayacağımı fark ederek gözlerimi aynadan çektim.

"Hak ettin sen bunların hepsini Kartal... Hak ettin."

Kendi kendime söyleyerek kapıyı açıp dışarı çıktım. Kapıyı geri arkamdan kapattığımda kulağıma Devrim'in sesi geldi.

"Anne, sana kaç defa söylemem gerekiyor? Evden çıkarken sana konuşmak istediğimi söyledim. Şimdi beni arayıp bu konu hakkında soru sorman ne kadar doğru ya?!"

Devrim'in genelde yaramaz çocuklar gibi çıkan sesinde öfkenin belirmiş olması beni şaşırmıştı. Onu hiç öfkeli görmemiştim. Birkaç adım atarak onun olduğu odanın kapısına geldiğimde bir süre aralık kapıdan ona baktım.

"Eğer biraz bana saygı duyuyorsan bu işten vazgeçersin. Bak sevmek bile demiyorum artık sana."

Üzerindeki beyaz gömleğin tüm düğmeleri açılmıştı. Sabah ki gömleğin kusursuzluğu yerine kırış kırış olmuş bir gömlek vardı artık üzerinde. Bir elini saçlarına götürüp karıştırdı.

"Sen beni dinlemiyorsun ki. Ben seninle artık konuşmak istemiyorum. Ne yapıyorsan, yap. Babamdan mı ayrılıyorsun, ülkeyi mi terk ediyorsun, ne yapabiliyorsan yap. Benim geleceğim, kariyerim senin için asla önemli değil. Beni yaktığın gibi Ladinleri de yakacaksın ama şunu asla unutma. Ben senin oğlunum, sana bakarak büyüdüm. Senin doğrularını yanlışlarını görerek büyüdüm."

volleyball men - bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin