Yazar Notu:
150K! (ağlarkenhemgülenhemdeağlayanemoji)
Yeni oluşturmaya başladığım playlist için buraya birkaç şarkı bırakabilir misiniz? Teşekkürler.
Uzun zamandır sizinle uğraşmadığımı fark ettim ve diyorum ki üçüncü kısmın bilmem kaçıncı bölümü yazarken sekseninci bölümü okuyan size bakıyorum. :))
---
Bölüm şarkısı: Bruno Mars –Grenade
.
.
.
Hissetmek... Tek istediğim şey buydu.
.
Can Polat, Atakan ve Oğuzhan soyunma odasına gitmeden önce kantine uğradılar. Oğuzhan kendini biraz daha toparlamış bir haldeydi, Devrim ve Kartal meselesi onu kendine getirmişti. Tunç Adem'in bir seneden beri hastanede geçirdiği zamanları yan yana geçirselerdi böyle kolay toparlanamazlardı. Her akıllarına düştüğünde onun hakkında konuşmaktan da kendilerini alamıyorlardı.
Can kantine yaklaşıp "Berkay! Günaydın kardeşim" dediğinde Berkay karşısında hayran olduğu insanları her gün görmesine rağmen hala alışamamış bir halde nefesini tuttu. "Günaydın Can abi." Zar zor Can'a selam verirken onun cüssesinin arkasında gizlenen kişileri fark ettiğinde iyice kendinden geçme evresine yaklaşmıştı.
Özellikle Atakan'a baktığında nefessiz kalıyordu. Atakan onun için bir crush'dı. Atakan ise bunun asla farkında olmayarak etrafa kısa bir bakış atıp konuştu. "Berkay bizi içeri alsana, seninle özel bir şey konuşmamız lazım."
Berkay gözlerini Can Polat'tan çekip Atakan'a baktığında başını tamam der gibi salladı. Onlar yan taraftaki kapıya ilerlerken Berkay öylece durdu. Atakan ilk defa onunla günaydın, iyi akşamlar dışında bir şeyler demişti. Onları kapıda bekletmemek için o da kapıya yürüdü. Kapıyı açtığında ilk önce Can içeri girdi, ardından Oğuzhan ve Atakan girdiğinde, Atakan ona bir göz kırpması verdi Berkay gülümsemekten kendisini alamadı. İçindeki fanboy çok yakışıklı ya diye tepiniyordu. Kendini yerden yere vuruyordu şu an ama asla çaktırmamaya çalışıyordu. Berkay yutkunup onların ardından kapıyı kapattı.
Can hemen koltuğa kurulmuştu. "Abim bizim sana bir işimiz düştü." Berkay diğerlerine sandalye verirken kısaca nedir diye sormuştu. Oğuzhan içeceklerin olduğu dolabı açıp "O kadar zor değil ya" diyerek içecekler sanki kendi mallarıymış gibi birkaç tane alıp herkese teker teker verdiğinde Can Polat eline tutuşturulan çikolatalı süte baktı. "Oğlum ne anlıyorsunuz bu içecekten ya, Ayça'da içiyor bundan." Söylene söylene pipeti söküp kutuya takarken Atakan, elindeki sütü Berkay'a uzattı. Onun için pipeti takmıştı. Berkay'ın boşluğuna geldiği için elindeki sütü alıp öylece Atakan'a baktı. Atakan da ona bakıyordu. Bu çocuğun bu şapşal halleri hoşuna gidiyordu ama tam gözlerine baktığı zaman içindeki o hırçınlığı fark ediyordu. Berkay'dan gözlerini ayırmadan Berkay'ın elinden açılmamış olan diğer çikolatalı sütü alıp gülümsedi. Berkay'ın bayılmasına son üç kalmıştı. Yaptığı küçücük bir harekette bile bu kadar havalı olamazdı... Berkay elindeki pipeti takılmış çikolatalı süte bakıp ardından Atakan'a baktı. Atakan geriye yaslanmış bir kolunu Berkay'ın oturduğu sandalyenin yaslanma yerine koymuştu. Berkay yay gibi gerilerek Can Polat'a doğru döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
volleyball men - bxb
Fanfic[TAMAMLANDI] Usanmaz Yenilmez O sadece güler Hep hissiz aşık Hiç görmez kendini ama Suçlar o herkesi Pişmiş arsız Kibirle bir tepeden izler durur Cahil anlayacak gibi İnandım soyundum yine Gafil avlayacak beni Dur o ellerini Bi' ruhumdan çek Çek yo...