Bölüm şarkısı: MaNga, Şimdi göğe dolduk
.
.
.Öyle insanlar vardır, bilirim, başkalarının acılarıyla alakadar olurlarken öyle derine dalarlar ki ağızlarındaki cigarayla kendi dudaklarını yakarlar
Tunç abinin defin işlemleri bitmişti. Mezarlık o kadar kalabalıktı ki Ladinlerin korumaları etrafımızı sarıyordu, bizi herkesten uzak bir alana çekmişlerdi, Çınar'ın gelmesini bekliyorduk. Çınar bizimde röportaj vermek zorunda kalacağımızdan bahsetmişti ama hiçbirimiz onun kadar açık kafada değildik. Bu yüzden hepsini kendi yüklenmek için gitmişti. Bir ağacın altında etrafımızda korumalar ile has takım olarak duruyorduk. Sabahın erken saatlerinde olduğumuz için hava soğuktu ve mezarlıkların kendine has soğukluğu yüzünden titriyordum. Mezarlıktan hep korkan biri olmuştum. İçimdeki korkuyu hissederek önümde duran Devrim'in montunun eteklerinden tuttum. Devrim geriye dönmeyerek elimin üzerine elini koyup yanına çekti. Ona direnmeden yanına çekmesine izin verdim. Başını çevirip bana baktığında elimi tutmaya devam ediyordu. Sessizce sordu "Bir şey mi oldu?" Onunda soğuktan yüzü kızarmıştı. Bu kızarıp durmak beyaz tenli olmanın laneti olmalıydı. Onun gibi sessizce konuştum. "Yok bir şey." Devrim elimi bırakmadı ve elimi tutarak montunun cebine yerleştirdi. Onun sıcak eli benim soğuk elimi hapsederken derin bir nefes aldım. Temasında rahatsız olmuyordum. Teması içimi sıcacık yapıyordu.
Dün gece sarhoş olduğu için böyle davrandığını düşünmüştüm ama sabah kalktığı andan beri hala üzerinde o bana daha yakın duran hali vardı. Arkamı döndüğümde Oğuzhan kafasını Can Polat'ın omzuna koymuştu. Atakan ise yerde cenin pozisyonunda duruyordu. Hepsinin gözlerinde boşluk vardı. Ölümün gerçek oluşunun boşluydu bu. Korumaların birinin gözleri Devrim'in cebinde duran elime takıldığında elimi çekmek için hareketlensem de Can abinin yanımıza gelip önümüzde duvar gibi durması beni durdurdu.
"Kartal kusura bakma abim, ben bilmiyordum Tunç abi ile aranda olanları."
"Abi ne kusuru saçmalama ya." Herkesin üzerinde bir duygusallık vardı ama büyük ihtimalle Can abinin balık burcu oluşu her şeyden daha duygusal olmasına neden oluyordu. Elimi Devrim'in elinden kurtarıp Can abinin bana sarılmasına karışık verdim. Birbirimize kısa bir sarılma vermiştik. Akan burnumu çekip ceketimin cebinden peçetemi çıkardım.
"Buyurun efendim." Az önce Devrim ile elimize bakan koruma tarafından bana doğru uzatılan peçeteye baktım. Teşekkür edip peçeteyi alıp donmuş olan burnumu sildim. Çınar sonunda yanımıza geldiğinde yüzünde hiçbir duygu birikintisi yoktu. Acısını yaşamasına izin vermiyorlardı. Röportajların çoğunda bir iki tane Tunç abi hakkında soru soruluyor ardından konu hemen Ladinlere geliyordu. Herkes onun yerinde olmak isterdi ama kimse o olamazdı. Arabaya yürürken arenada Tunç abiyi anma töreni yapılacaktı oraya gidecektik.
"Kanka benim çekimim var, törenden sonra gitmem lazım." Devrim bu sözleri hemen yanında duran Çınar'a söylemişti. Çınar başını tamam der gibi salladı. "Oğuzhan iyi değilsen karılmak zorunda değilsin kardeşim." Çınar bu sefer Oğuzhan ile ilgilenmek için Oğuzhan'ın yanına geçti. Herkesle her şeyle eksiksiz ilgilenmesi ve bunun üzerinde birde çok alakasız kişilere hesap vermesi gerekiyordu. Bir adım geriye durup Çınar'a baktım.
Çınar Ladin medyada gösterdikleri gibi biri değildi.
O tek başına kocaman bir orduydu.
---
Yazar Notu:Bu fotoğraftan başka hiçbir fotoğraf Çınar Ladin vibesi vermiyor.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
volleyball men - bxb
Fanfiction[TAMAMLANDI] Usanmaz Yenilmez O sadece güler Hep hissiz aşık Hiç görmez kendini ama Suçlar o herkesi Pişmiş arsız Kibirle bir tepeden izler durur Cahil anlayacak gibi İnandım soyundum yine Gafil avlayacak beni Dur o ellerini Bi' ruhumdan çek Çek yo...