İnsan
Bir damla kan ve bin endişe
A Takım
Oğuzhan: Tunç abinin yanına gittim bugün
Atakan: Yanında Elis de varmış
Can Polat: Ben hepinizden önce gittim ahahhaa
Çınar: Ben bu akşam uğrayacağım
Devrim: Kankaa benden de selam söylesene
Atakan: Bende gelicem Çınarrrr
Can Polat: Piç herif git kendin söyle selamını
Çınar: Gel tabi kardeşim
Devrim: Önceden planladığım bir işim var
Can Polat: Ben niye bilmiyorum lan bu işi?
Atakan: Kartal'ı bir yere götürecekti ya kanka Devrim
Oğuzhan: Hatırlarsan sırf o yüzden tüm gece bizi ayakta tutmuştu
Can Polat: Tamam anladım.
Oğuzhan: Onu bırakında Tunç abinin durumu hiç iyi değil ya
Can Polat: Kötü şeyler düşünme kardeşim
Atakan: Kanka..
Oğuzhan: Doktor hiç iyi şeyler söylemiyor ki, kırıcam onun ağzını
Can Polat: Doktorun ne suçu var olum?
Devrim: Ya biz emin miyiz Tunç abinin o maçta düştüğü için bu halde olduğuna
Oğuzhan: Ben artık hiçbir boktan emin değilim kanka
Devrim: Ben o düşüşünden kaynaklı olduğunu düşünmüyorum
Çınar: Çok film izlediğindendir
Devrim: Aynen kannkaaa ayneennn
Can Polat: Siktir git Devrim
Sohbet grubunda biriken mesajları okuyup telefonumu kilitledim. Aynada son kez kendime baktım. Koyu yeşil gömleğin içine beyaz tişört giymiştim, altımda açık kahverengi bir pantolon vardı. Hera her zamanki gibi yeteneğini konuşturmuştu.
Nereye gittiğimizi bilmiyordum ama çok abartmaya gerek yoktu. İki arkadaş gibi takılacaktık. Bu düşünce beni acayip geriyordu. Tüm arkadaşlarımı cinsel kimliğim yüzünden kaybetmiştim, şu an arkadaşım diyebileceğim tek kişi Hera'dı.
Telefonum titrediğinde kilitti açmadan ekrandaki bildirime baktım. Devrim'den geldiğini belirten bir mesaj vardı.
"Hera, ben çıkıyorum!"
Odama seke seke gelen Hera, benden daha heyecanlıydı. "Ya şu yakışıklılığa bak!" İki elini yüzüme pat diye koyarken boyu yetişmediği için hafifçe öne doğru eğildim. "Kim sana arkadaş gözüyle bakabilir?" Yüzümü iki yana çekiştirdi. Hera'nın yersiz gazlamasına göz devirdim. Başımı ondan kurtarıp umursamadığımı belli etmek için bana ne der gibi omuz silktim. "Bak eğer onun kendi gibi davrandığını düşünüyorsan sende kendin gibi davran, ne kaybedersin ki?"
"Hera..." Bugün onun adını söylemekten bir hal olmuştum. Kitaplığımda duran parfümümü alıp boynuma birkaç kere sıktım.
"Ya kötü bir şey demiyorum ki!" Boştaki koluma koala gibi yapıştı. "Sadece eşit olun diye diyorum."
Kolumu da yüzüm gibi onun ellerinden zar zor kurtardım. "Devrim ile ben eşit olamayız, unut onu."
Bu sefer göz devirme sırası Heradaydı. Cüzdanımı, evimizin anahtarını aldıktan sonra evden ayrılmak için hareketlendim. Aklıma kötü hiçbir şey getirmemeye özen gösterdiğim için hareketlerim çok monotondu.
"Sen gene de beni dinle. Ona gerçek Kartal'ı göster ama dikkat et, aşık falan olur şimdi sana."
Hafifçe gülümsedim. "Devrim mi?" Gülerek başımı iki yana salladım. "Sen beni bırak, kendi aşk hayatına bak." Ayakkabılarımı alıp demir kapıyı açtım, ayakkabılarımı giyerken gözlerimi Hera'ya çevirdim. İki dakika susmayan arkadaşım bir anda susmuştum.
"Bende evi toplayıp çıkarım."
Ayakkabılarımı giyip doğruldum, onun üzerine çok oynamıştım bugün. Ona doğru ilerleyip kısa bir sarılma verdim. "Hiç gerek yok ben gelince hallederim. Her şey için teşekkür ederim Hera. İyi ki varsın." Hera'nın omzuna küçük bir öpücük bıraktım. O ise inadından asla dönmeyen biri olduğu için kulağıma kendin ol diye fısıldadı.
Merdivenlerden ikişer ikişer inip dış kapıdan dışarı çıktım.
---
ŞİMDİ OKUDUĞUN
volleyball men - bxb
Fanfiction[TAMAMLANDI] Usanmaz Yenilmez O sadece güler Hep hissiz aşık Hiç görmez kendini ama Suçlar o herkesi Pişmiş arsız Kibirle bir tepeden izler durur Cahil anlayacak gibi İnandım soyundum yine Gafil avlayacak beni Dur o ellerini Bi' ruhumdan çek Çek yo...