Yağmurdan sonraki
gökkuşağı gibi
acılardan sonra
neşe gösterecek yüzünü
Devrim, Kartal'ın odasından ayrıldıktan sonra Çınar'ın sesinin geldiği yere doğru ilerledi. Oturma odası olduğu her halinden belli olan odaya kısa bir bakış atıp Çınar'ı buldu gözleri. "Gidelim kanka."
Çınar yavaşça oturduğu yerden kalkıp Devrim'e doğru konuştu. "Kartal iyi mi?"
"İyi iyi." Devrim onu geçiştirir gibi cevaplamıştı. Çınar onun bu tavrına çok takılmadı. Hemen yanlarında duran Hera'ya dönüp hafif bir gülümseme ile teşekkür etti. Hera sadece başını sallamak ile yetindi.
Hera kapıya kadar ikiliye eşlik etti.
"Sen burada mı kalacaksın?" Çınar, Hera'ya doğru konuştuğunda Hera'nın gözleri Devrim'in üzerindeydi. Devrim'e olan bakışları Çınar'ın dikkatini dağıttığı için Çınar'da dönüp Devrim'e baktı.
"Yüzü mahvolmuş."
Çınar, Hera'nın söylediğini onaylar gibi başını sallayarak onayladı. "O adamın parmaklarında yüzükler vardı. O yüzden bu hale geldi."
"Off..." Hera her zaman yaptığı gibi sinirle bir elini saçlarından geçirip geriye doğru attı.
"Bu arada..." Devrim onlara doğru döndü. "Cidden o sikik adam kimdi?" Devrim kapının dışından evin içindeki Hera'ya doğru konuştu.
"Arkadaşımız."
Hera'nın cevabı Devrim'i güldürdü. Devrim gülüşünün arasında konuştu. "Sikeyim öyle arkadaşı. Ben gidiyorum kanka, geleceksen gel." Devrim, Hera'ya bir eyvallah bile demeden binadan ayrılırken Çınar, Hera ile kalmıştı.
"Onun kusuruna bakma..."
"Haklı, ne diyebilirim ki."
Çınar ayakkabısını giyip üzerini düzeltirken konuştu. "Bu durum hakkında herhangi bir şey olursa beni arayabilirsin. Sonuç olarak telefonlarımız var artık birbirimizde."
Hera başını hafifçe yana yatırıp Çınar'ı süzdü. "Cidden nasıl buldun telefon numara mı?"
Çınar, aynı Hera'yı taklit ederek başını yana yatırdı. "Dayım barın sahibi."
Hera şaşırsa da bunu belli etmemeye özen gösterdi. Bunu nasıl bilmezdi? Barış Yalçın? Çınar'ın dayısı mıydı şimdi? Bu bilgiyi nasıl kaçırmıştı! Hera kendi kendine düşünürken Çınar "İyi geceler" diyerek alt katın merdivenlerinden inmeye başladığında tüm gece aklında dönüp duran cümleyi söylemekten kendini alamadı. Geri dönüp Hera'ya baktı. Hala kapıda bekliyordu. Bir süre ikisi birbirlerine baktılar. Hera derinden gelen bir ağlama dürtüsü ile baş ediyordu. "Bu elbise sana çok yakışmış."
Çınar'ın sesi binanın içinde yankılanmıştı. Hera ise omuz silkip alaycı bir şekilde cevap verdi. "Biliyorum."
Çınar onun bu haline gülmekten kendisini alamadı. Hera, Çınar'a kısaca el sallayıp kapıyı kapattı.
Çınar kapalı kapıya öylece baktıktan sonra merdivenlerden inmeye devam etti.
Binanın demir kapısını kapattığında Devrim'i arabaya yaslanmış bir halde buldu. Elindeki telefon ile yüzüne bakıyordu. "Böyle eve gidemem" bakışlarını telefonundan çekip Çınar'a baktı. "Giderim aslında da ama bu beni son görüşün olur kanka. Seni kendimden mahrum bırakamam."
Çınar, bir elini Devrim'in çenesine koyup sağına soluna baktı. "Yuliya seni böyle görürse evlatlıktan reddeder."
Devrim yüzündeki acı gülümseme ile başını evet der gibi salladı.
Çınar, sertçe Devrim'in yüzünü sağ tarafa ittirdi. "Neyse ki benim gibi bir arkadaşa sahipsin."
Devrim, Çınar'ın söylediğine göz devirdi.
Çınar şoför koltuğuna, Devrim hemen yanına oturdu. Çınar, kemerini takarken konuştu. "Can Polat'ı çağırmalıydık."
Devrim bunu duymayı beklemediği için boşluğuna gelerek gülmeye başladı. "Kesinlikle Can Polat'ı çağırmalıydık! Ah..." Güldüğü için dudağı acımıştı. "Olum güldürme lan, canım acıyor."
"Devrim..." Çınar arabayı çalıştırıp hemen yanında oturan arkadaşına baktı. "Benimde acıyor ama adamlığa sığmaz diye çaktırmıyorum."
Devrim daha çok gülmeye başlarken onun gülüşü Çınar'ı da güldürüyordu.
---
ŞİMDİ OKUDUĞUN
volleyball men - bxb
Fanfiction[TAMAMLANDI] Usanmaz Yenilmez O sadece güler Hep hissiz aşık Hiç görmez kendini ama Suçlar o herkesi Pişmiş arsız Kibirle bir tepeden izler durur Cahil anlayacak gibi İnandım soyundum yine Gafil avlayacak beni Dur o ellerini Bi' ruhumdan çek Çek yo...