Bölüm 46 | Hüküm

21.7K 1.6K 397
                                    

Yazdıktan sonra kontrol edemedim. Yanlışlarım varsa şimdiden kusura bakmayın.💙

🕊

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




🕊

Bugün 18 Aralık 2021.

Bugüne dek bir yıl boyunca tam 403 kadın katledildi. Kimisi boşanmak istediği için, kimisi reddettiği için, kimisi namus için.

Kadın olduğu için onlar tarafından reddedilmeye layık görmediler, hazmedemediler. Tam 403 kadının sonu oldular. 403 rengi simsiyah, kara bir toprak yaptılar. Artık isimleri bir kimlik parçasında değil, mezar taşlarında yazıyordu. Üzücü olan şuydu ki, yıl bitimine doğru bu rakam 403 olarak kalmayacaktı, kalmalarına izin vermeyeceklerdi. Yine kendilerinde bunu yapabilecek gücü ve yüzü bulup bir kadının daha hayatlarını karartmaya cesaret edeceklerdi. Belki de 18 Aralık'ta 403 olan rakam, 31 Aralık'ta 425'i bulacaktı. Kötüydü, kocaman bir vahşetti. Şimdi o vahşetin pençesinde bir kadın daha duruyordu.

Hilal.

Bir anne. Kocasından yakasını kurtarmaya çalışan bir kadın ve en önemlisi bir insan.

Kanlar içindeydi.

Kardeşinin dizleri üzerinde, cansız bir şekilde yatıyordu ve karnından oluk oluk kanlar akıyordu.

"Abla! Abla ne olur cevap ver bana!" Yağız, öyle bir bağırıyordu ki, sesi kocaman sokakta yankı yapıyordu. Olayı görenler hızla başına toplanmaya başladıklarında bile ileriye adım atacak gücü kendimde bulamıyordum. Adeta donmuştum. "Abla!"

Akan kanların, yola nasıl sızdığını gördüm. Sızan her bir kan Hilal'den birkaç dakikasını çalıyordu.

"H-Hilal..." Bugün o sayaç artmamalıydı. Son isim Hilal olmamalıydı. "Hayır..." Yere basan ayaklarımı ağır ağır hareket ettirdim. Birkaç saniye içinde kendim bile farkında olmadan hızlanıp Yağız'ın yanına vardım.

Elleri kan içindeydi, ablasının yüzüne hafifçe vurarak kendine getirmeye çalışıyordu.

"Abla yalvarıyorum aç gözlerini! Ablam ne olur!" Kocaman adam hıçkıra hıçkıra haykırırken Hilal'in kanlı bedenine ellerimi uzattım; fakat korktum ve hemen geri çekmem bir oldu.

Cılız bir sesle, "Hilal," diye seslendim. Solan yüzüne renk gelmedi, kuruyan dudakları kıpırdamadı. "Hilal, ne olur konuş..."

"Meva, ölüyor o! Kaybediyorum ablamı! Ablam ölüyor!" Yağız, yüzüme doğru bağırdığında iyice titredim. Kendimi toparlamalıydım. Önce Hilal, sonra Yağız için. Başımızdaki insanlara çevirdim gözlerimi.

"Ambulansı aradınız mı?" diye bağırdım.

"Aradık kızım. Birazdan burada olur."

İçimi rahatlamadı, rahatlayamadı. Yağız'ın hıçkırıkları, burnuma dolan o sıcak kan kokusu rahatlamama izin vermedi.

MEVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin