3 ay sonra...
Kollarımda, bacaklarımda, hatta tüm bedenimde bir ağrı dolaşıyordu. Gözlerimi daha açmadan şiştiğine yüzde yüz emindim. Evet. Bugüne puanım şimdiden koca bir sıfırdı.
Aralanan gözlerimle güneşliğin izin verdiği kadar aydınlanan odaya bakış attım. Sonra boyun girintime sızan o ılık nefesi hissettim. Sabahın en güzel tarafı buydu işte. Her gün onunla uyanmak. Karnıma doladığı eli, boyun girintime giren yüzü muazzamdı. Tenime sakalları batıyor, beni rahatsız etmiyordu.
Aksine... Aksine onunla akşama kadar sevişmek istiyordum.
"Sabah sabah..." diyerek sonunda kendi kendime mırıldandım. Yağız, hareketlenmeye başladığında, yüzümü ona çevirdim. Gözlerini açmıştı. Esneyerek boynumdan uzaklaştığında, "Uyanmışsın." dedi. "Günaydın."
Uyanan tek ben değilim, diyemedim. Onun yerine, "Günaydın." dedim. Gülümseyerek yüzüme doğru yaklaşıp her sabah olduğu gibi dudaklarıma günaydın öpücüğü bıraktı. Geri çekilmek istediğinde elimi omzuna bastırarak onu biraz daha öptüm. Sanırım bugün aşerdiğim şey belliydi.
Kocam.
Dilimi ağzının içine doğru iterek onun tadını aldım. Bana benim kadar aç bir şekilde karşılık veriyordu. Bir eli, sırtım ve belim arasında gezinirken omzuna bastırdığım elimi ensesine doğru çıkardım. Sanki susamıştım ve o susuzluğumu bir tek Yağız dindirecekmiş gibi geliyordu. Dudaklarını emdikçe daha da çıkmaz bir yola giriyordum. Onunla sevişmeden çıkamayacaktım bu yataktan.
Bunu bir tek düşünen ben olmalıyım ki, Yağız dudaklarını benden ayırdı. Karşılıklı hızlı nefes alıp vererek birbirimize bakıyorduk.
"Bayağı iyi bir günaydın oldu." derken yamuk bir şekilde güldü.
"Pek de sayılmaz." Cümlem, kaşlarını kaldırmasına sebep oldu.
"Neden?" dedi, önüme düşen saçları kulağımın arkasına sıkıştırırken.
"Devam etmedik. Etseydik çok güzel bir gün ayacaktı."
Suratımı asarak yatakta doğrulup sırtımı başlığa yasladım. Kollarımı göğsümün üzerinde dolayıp kaşlarımı çattığımda bir de ne duyayım? Kocam bana gülüyor!
Sert bakışlarımı hızla ona çevirdiğimde dudaklarını sımsıkı birbirine bastırıp kahkahasını engellemeye çalıştı.
"Gülme!"
Ellerini havaya kaldırdı. "Gülmüyorum." dedi, anında ciddileşerek. Fakat kafamı çevirsem gülmeye devam edeceğine yemin edebilirdim. "Sen beni bu sabah biraz fazla mı özledin, yoksa bana mı öyle geliyor?"
"Ne münasebet!" dedim, ters bir tavırla.
Bana yanaştı.
"Git. Yaklaşma."
"Karıma yaklaşmayayım mı? Cık cık cık... Küfür hiç ağzına yakışmıyor, güzelim."
"Küfür etmedim ben."
"Sana yaklaşmamamı söylemen de bir küfürdü." deyip yanağımdan öptü. Öfkelendim, üstüne bir de öktelendim.
"Bu kadarı da fazla ama!" dedim, sesimi yükselterek. Yağız şaşkınca bana bakıyordu. "Sen benimle gerçekten sevişmek istemiyorsun!"
"Güzelim nereden çıkardın bun-"
"O zaman neden yanağımdan öptün? Niye?"
"Ben-"
"Sus!" deyip hızla yataktan aşağıya indim.
"Meva!"
Banyoya geçip kapıyı sertçe çarptım. Neredeyse menteşelerinden oynayacaktı. O derece. Lavabonun başına geçip ellerimi mermere dayadım. Aynadan yüzümü gördüğümde artık dudaklarım titremeye başlamıştı. Çok uzun sürmedi. Gözyaşlarım yanaklarımdan sicim sicim akmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEVA
Novela Juvenil"Benim..." dedim gözlerim anlık dudaklarına kayarken. Etli dudaklarının üzerindeki su taneciklerini diliyle temizlediğinde gözlerim gözleriyle buluştu. "...korumam ol, Kara Yağız."