Bölüm 48 | Karamsar

30.6K 1.5K 491
                                    

Selamlar! Yine birlikteyiz.

Bu bölümü Lindagul95 'e ithaf ediyorum. Doğum günün kutlu olsun. Nice mutlu güzel yaşlara.

Bölüme başlamadan önce oy verirseniz çok mutlu olurum, biraz düşüş var...

İyi okumalar.

💙


Aşk nedir?

Bu yaşıma kadar aşkı bile düşünmemiştim belki de. İlişkilerim olmuştu. Etkilendiğim insanlardı bunlar. Zaten etkilenmediğim bir insanla sevgili adı altında bir masaya bile oturamazdım. Etkilendiğim kişilerle aramıza hep işlerim girmişti ya da ben bile bile sokuyordum, bilmiyorum. Çok tuhaftı. En beğendiğim adamın bile suyu içişine dikkat edip, soğumuşluğum vardı. Bir su nasıl içilirdi ki?

Bu yüzden aşkın aslında şu an yatakta seviştiğim adam olduğunu biliyordum. Ne basit bir su içişine, ne yürüyüşüne, ne konuşmasına takılıyordum. Belki tavırları etkilemişti beni; ama aşka ne zaman hangi ara dönüştü, bilmiyordum. Benim hayatımı kurtardığı ilk dakikada göz göze gelmiştik ve ben o gözlere biraz daha bakmak için uğraşmıştım. Hastanede başımda beklemişti, varlığı güven vermişti. Hayatımı kurtardığı için değildi, ona karşı o an hissettiklerim. Göz göze gelmiştik ve ben o bir çift göze vurulmuştum. Başkası onun öfkeli anlarda söylediklerini söylese üzülmezdim, hatta haddini bildirirdim.

Ben bu adama had bile bildirmeye kıyamıyordum. Acılarımız vardı, ikimizde geçmişi işittiğimizde ürperiyorduk. Bu muydu aslında bizi bağlayan? Aynı olmak.

Hayır.

Bu değildi.

Ben onu gerçekten seviyordum. Hissettiklerimi ancak bu kelimeyi kullanarak ifade edebiliyordum. Hatta sırılsıklam bir aşıktım.

Yağız, hırıltılı sesler çıkarıp dudaklarını yanağımda gezdirdiğinde ensenine doladığım kollarımdan sağ elimi göz hizama soktum. Parmağımda duran tektaş parlıyordu, dudaklarım kıvrıldı. Varlığına yavaş yavaş alışıyordum. Hâlâ birkaç saat öncesini düşününce hayal gibi geliyordu. Sürekli evleneceğimizi söylemişti, elbette bekliyordum; fakat o teklifin bugün geleceği aklımın ucundan bile geçmemişti.

Gözüm tektaşta, sahil kenarını düşünürken Yağız'ın dudaklarının istikameti dudaklarımı buldu. Beni öperken daha çok hızlandığında ensesine doladığım kollarımı sıktım. İçime her girip çıktığında dudakları üzerinde zevkle gülümsedim. Aralık olan bacaklarımı, onu daha iyi hissedebilmek için beline doladım. Topuklarım, kalçasının hemen üstüne yerleşmişti.

"Meva..." Nefes nefese boğuk çıkan bir sesle adım dudaklarından dökülüyordu. "Güzel sevgilim..."

Sesi de kendi gibi beni kıvrandırıyordu. Kısık kısık inleyerek gözümü kırpmadan gözlerine bakıyordum. Ellerinin biri göğsümü avuçlayıp sıktı. Parmaklarının arasında önce beyazlaşmış, bıraktığı anda kırmıza dönmeye başlamıştı.

Yağız, bir anlığına bütünleştiğimiz noktaya bakıp tekrar çevirdi gözlerini bana. Hareketleri yavaşlamaya başladığı anda içime doğru sıcaklığını akıttı. Bu kez ikimiz de aynı anda inledik. "Meva..." Adımı sayıkladığı esnada bir sıcaklık daha akıverdi. "Meva'm..." Terli alnı, alnıma yapıştı. Yutkundu, nefesini düzene sokmaya çalıştı durduğu esnada. "Sen diye ölüyorum..."

Karşımda bir ayna yoktu, ona nasıl baktığımı göremiyordum; fakat içimde ona hayranlık besliyordum ve bakışlarıma da bunun yansımasını umuyordum.

MEVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin