Selamlar...
Yeni bir bölüm ile geldim.
Sizden ricam, oy vermeden çıkmamanız. Bu benim için gerçekten kıymetli.O zaman kemerleri bağladıysak, okumaya başlayalım hadi!
Bölüm şarkısı;
Feridun Düzağaç - Alev Alev🕊
Yol akıp giderken, saniyeler hızla değişiyordu. İçimde bastıramadığım bir korku vardı, hüküm sürüyordu her bir noktama. Arabanın içinde onun nefes alışverişlerini duymak bile korkumu her salise tetiklerken göz ucuyla Yağız'ı kontrol ederek tekrar yola çevirdim gözlerimi. Sessizdik. Böyle oldukça oturduğum yer bana dar geliyor, ter basıyordu. Klimayı kapatmak istiyordum; fakat birkaç saniye sonra üşüyeceğime emindim.
Gittiğimiz yöne doğru kar kalınlığı daha yüksekti. Yollar açılmamış olsaydı oraya gitmemiz asla mümkün değildi. Ufaktan yağan kar taneleri, arabanın ön camına düştükçe çalıştırdığım silecek hareket ediyor, sessizliği daha huzursuz hale getiriyordu.
"Hava çok kötü."
Uzun bir zaman sonra sesini duyduğumda yeniden ona baktım. Yola baktığını gördüğümde önüme döndüm.
"Başka yerde konuşamaz mıydık cidden? Bir sahil kenarında ayrıldın benden. Yine bir sahil kenarında anlatamıyor muydun?"
Sesindeki öfke kırıntılarını sezmemek zor değildi. Ona her şeyi öğreneceğini söylediğimden beri hiç konuşmamıştı; ama şimdi görüyordum içinde verdiği savaşı ve sonrasında mağlup olup bana söylediklerini.
"Orası basit bir yer değil." dedim, en az hava kadar buz gibi sesimle.
"Biliyorum basit bir yer olmadığını. Gelmeseydim, oradaki uçurumdan atlayacaktın. Hiç basit değil, Meva."
Orada böyle bir şeye kalkıştığım için şimdi oraya gitmek istemiyordu. Bense oraya çok kötü bir olaya sebep olduğum için gidiyordum.
"Ayrılmamıza-" Derin bir nefes alıp verdim. Yağız'dan önce ben düzelttim kelimemi. "Senden ayrılmama rağmen, dün hep yanımdaydın."
"Daha önce bunun açıklamasını yapmıştım." dedi, konuyu değiştirmemi umursamayıp. Onun da sesi tedirgin çıkıyordu. Anlatacaklarım şimdiden onu ürkütürse ben buna nasıl cesaret edebilirdim ki? "Ama hâlâ seni buna rağmen sevmem, seni çok şaşırtıyor, değil mi?"
Öyleydi. Yağız'ın bana aşık olduğunu biliyordum; ama bu kadar üsteleyeceğini düşünmemiştim. Benim için benimle savaşacak kadar çok seviyordu beni.
"Şaşırtıyor," dedim az önceki sorusu için, sessizce.
"Meva," Adımı söyledikten hemen sonra soluklandığını duydum. "Benden ayrılmak istemene rağmen neden hâlâ yüzüğün parmağında?" Yağız'ın söyledikleriyle birlikte bakışlarım direksiyona inip parmağımdaki yüzükleri yokladı. "Sen şimdi bizimkilere hemen söyleyemem falan diyeceksin kesin." Öyle dumura uğramıştım ki, o bile aklımdan geçmemişti. "Peki doğum gününde sana hediye ettiğim kolye?" Elim boynuma tırmandığında kolyenin varlığını hissettim. "Onu kimseye açıklamana gerek yok. Neden boynunda?"
Ona dönüp baksam göz göze geleceğimi biliyordum. Aslında en basit görünen; ama zor olan şeyi yaptım. Yine sustum.
"Bir şey demene gerek yoktu zaten." dedi, benim suskunluğuma cevap olarak. "Susacağını bile bile söyledim tüm bunları. Ama konuşacak çok zamanımız olacak. Madem buraya gidiyoruz, neden bu halde olduğumuzu söylemeden geri dönmeyeceğiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEVA
Teen Fiction"Benim..." dedim gözlerim anlık dudaklarına kayarken. Etli dudaklarının üzerindeki su taneciklerini diliyle temizlediğinde gözlerim gözleriyle buluştu. "...korumam ol, Kara Yağız."