Özge'den
Yeni güne uyanmış klasik hazırlıklarımı yapmış mutfakta kahvemi içiyordum, telefonumu kontrol ettiğimde Anıl'dan gelen mesajları fark ettim cevap vermek istiyordum ama veremiyordum o gece çok kararlıydım ama bu kararlılık kısa sürmüştü korkuyordum işte tekrar aynı şeyleri yaşamaktan, daha çok kırılmaktan bu yüzden dün geceden beri hiç bir aramasına ve mesajına dönmemiş resmen ondan kaçıyordum . Selen'in odasının kapısının açılma sesiyle yerimde doğrulup ona baktım saat oldukça erkendi uyanmış olmasına şaşırmıştım Selen kesinlikle bir sabah insanı değildi günlerden pazar olduğu içinde işe gitmesine de gerek yoktu.''Selenciğim hangi dağda kurt öldü güzelim''
"Çok komiksin yaa'' Selen uykulu gözlerle köşedeki kahve makinasına yönelmiş ve kendine bir bardak kahve doldurmuştu onu şöyle bir süzdüğümde oldukça güzel göründüğünü fark etmiştim uzun kızıl saçlarını siyah bir tokayla at kuyruğu yapmış düz siyah bir elbise giymişti saat bu denli erkenken bu hazırlık Selen'lik değildi ortada bir durum olduğu belliydi.
''Şaka bir yana senin bir planın mı var bu saatte kalkmalar, bu güzellik ne iş'' göz kırparak neşeli bir tavırla konuştuğumda o da gülmüştü.
''Ya her zamanki halim işte bazı işlerim var birikmiş onları halledeceğim.''
''Pazar günü?''
''Evet Özge pazar günü amma soguladın sende haydi geç kaldım ben görüşürüz'' Selen resmen kaçtığında bir işler karıştırdığından artık emindim.
Selen'den
Kapıyı yavaşça çekip dışarı çıktım, karşı dairenin zilini çıkan sesin Özge'yi şüphelendirmemesi için çalmamış bunun yerine Sanlı'ya kapıyı açması için mesaj atmıştım sanki bu anı 40 yıldır bekliyormuşçasına bir hızla kapıyı açtığında alayla ona baktım.
''Yollarımı gözlüyordun herhalde bu ne hız.''
''Evet güzelim ya seni görmediğim günü yaşanmış saymıyorum biliyorsun'' omzunu itip içeri girerken konuştum.
''Çık şuradan''
''Tabi gelebilirsin içeri buyur''kendi kendine söylenirken itiraf etmek istemesemde çok tatlı görünüyordu üstüne giydiği beyaz gömlek de yeşil gözlerini sanki mümkünmüş gibi daha da belli etmişti Sanlı'ya duyduğum çekimden korkuyor o yüzden onu hep tersliyordum ona kapılmaktan korkuyordum.
''Selen hoşgeldin'' Anıl'ın sesini duyduğumda gülümseyerek salona yanına geçtim.
''Hoş buldum'' dün gece Anıl beni aramış ve önemli bir konuda yardım istediğini söylemişti, konuyu açamamış yüz yüze konuşmamızın daha uygun olacağını belirtmişti çok sorgulamadan kabul etmiştim meselenin Özge olduğu belliydi.
''Eveet dökül Anıl bey nasıl yardım edebilirim size''
''Şimdi Selenciğim biliyorsun Özge ve ben yani barışacak gibi değiliz konuşmamız gerekiyor sana da anlatmıştır beni dinlemeyi kabul etti.'' başımı sallamıştım tam olarak ne istediğini henüz anlayamamıştım.
''Tepkisi ne olacak kestiremiyorum bu yüzden bu konuşmayı dışarıda yapamayız buraya da gelmez o yüzden bana senin anahtarların gerekli'' biraz düşünmüştüm Özge'nin cevaplara ihtiyacı vardı bunu biliyordum ama arkasından iş çevirircesine onu Anıl'la bir yere kapamak ne kadar arkadaşlığa sığardı bu her ne kadar aşık olduğu adam olsa da yanlış değil miydi. Sonuçta o gece Özge'nin yaşadıklarını en iyi ben biliyordum, iç dünyamdan çıkıp konuştum.
''Anıl seni severim biliyorsun ve konuşmanız gerektiğini de düşünüyorum ama bunu yapmalımıyım emin değilim ya ters teperse sadece kendini değil beni de tehlikeye atarsın.'' başını anlarcasına salladı ve konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lie To Me/ Anıl Erdem Cevizci
Fanfiction-Now ı wish'd we never met cause you're too hard to forget- ''Özür dilerim çok özür dilerim yaşattıklarım için, aramadığım için az önce söylediklerim için her şey için.'' ''Keşke hiç tanışmasaydık Anıl. Seni unutamıyorum ne yaparsan yap ne söylersen...