Bölüm 17: Yara

343 15 42
                                    

Yeni güne gözlerimi bir kez daha Anıl'ın kolları arasında açmıştım bu duruma iyice alışıyor resmen Anıl'sız uyuma uyanma fikrine dayanamıyordum. Bu sabah Anıl belli ki benden önce uyanmıştı saçlarımı okşuyor ve beni izliyordu.

''Günaydın.'' dedim gülümseyerek.

''Günaydın gün ışığım.'' dedi ve burnumu öptü, Anıl'ın göğsüne daha da sokuldum.

''Çok alıştım ben seninle uyanmaya ya.'' dediğimde elleri çıplak karnımda geziyordu.

''Alış bir tanem hatta hep burada kal.''

''Beraber yaşayalım diyorsun.''

''İstemez misin?'' dudakları boynumdaki hassas bölgeyi bulduğunda inledim.

''Ama sen sabah sabah böyle yaparsan ben düşünemem ki.''

''Ne yaparsam?'' diyip aynı bölgeyi bir daha öptüğünde titremiştim.

''Yaa Anıl.''

''Her sabah böyle uyanmak istemez misin.'' İsterdim doğrusu gözlerimi ona diktiğimde bu sefer yanağımı buldu parmakları.

''O zaman şöyle yapalım sen bu adımı atmak isteyene kadar ki isteyeceğini umuyorum sana yedek anahtarı vereyim böylece ne zaman istiyorsan beraber uyanalım.'' Uzanıp dudaklarını öptüm hafifçe.

''Seni çok seviyorum Cevizci.''

''Bende seni Akay.'' Bir süre yatakta sarıldıktan sonra Anıl'ın kapısı çaldı.

''Hemen gelicem aşkım.'' Saçlarıma bir öpücük koyup yanımdan kalktığında bende dün gecenin etkisiyle biraz zorlanarak yerimden kalktım ve Anıl'ın bana elbise gibi olan tişörtlerinden birini üstüme geçirdim bu sırada evin içinde tanıdık bir ses yankılanıyordu Selen miydi o? ben durumu anlamlandırmaya çalışırken Anıl odaya girdi.

''Hah giyinmişsin önemli bir durum var sanırım kızlar kapıda.'' Çok önemli bir şey olmasa Anıl'a gelmeyeceklerini bildiğimden hızlıca yerdeki pantolonumu altıma geçirip çıktım odadan.

''Allah allah ne oldu acaba.'' dedim Anıl'a bakarak ,bilmiyorum dercesine ellerini kaldırdı ama yüzü endişeliydi. Kapının önüne geldiğimizde Aslı, Deniz ve Selen'in endişeli yüzleri içimdeki anksiyeteyi körüklemişti.

''Kızlar?'' diye sordum ürkek bir sesle Deniz ellerimi tuttu.

''Özge Berna teyze geldi.'' Deniz'in sakin sesinden çıkan cümle bünyeme küfür etkisi yaratmıştı Berna Akay yeni soy ismiyle Berna Çağlayan annemden başkası değildi, anneme düşkün bir çocuktum ben annemse babama  düşkündü beni resmen babamdan kıskanır, ilgilenmezdi benimle, 1 defa aldatıldı boşanmadı 2,3,4,5  den sonra ben artık saymayı bıraktım. Başta anneme  çok üzülüyordum aşık olduğu adam tarafından  her gün aldatılıyor ve asla boşanmıyordu ta ki bütün bunlar için beni suçlayana kadar. Benim zehirli olduğumu uğursuz olduğumu söyledi bana defalarca kalbimde kapanmayacak yaralar açtı  ama ben yine yanında durmaya çalıştım annemdi sonuçta. Annemin gerçekten kötü olduğunu  henüz 17 yaşımda anlamıştım ama o kalbinin karalığını  üniversite yerleştirme sonuçlarının açıklandığı gün bir kez daha ispatladı bana tam burslu koç psikoloji kazanmıştım bu büyük bir başarıydı ama o beni tebrik etmedi aksine ''Psikoloji mi kazandın çakma psikiyatr olacaksın öyle mi?  Doğduğun gün belliydi senden bir bok olmayacağı, hukuk bile tutturamadın yazık sana gerizekalı İzmir'den İstanbul'a gideceksin bir de ha bir hafta dayan benim adımda Berna değil.'' Aynen bu cümleyi kurdu,  aklıma kazındı bu cümle benim hiç de unutmadım yıllarca en ufak başarımda mutluluğumda annemin sözlerini hatırlattım kendime ama sonunda gittiğim terapi seansları sayesinde önüme bakabilmeyi başardım suçlu olan ben değildim beni sevemeyen annemdi. Annemin gerçek yüzüne dair  en son tecrübem ise 2 yıl önce oldu annem babamdan boşandı ve 2 gün sonra evlendi meğersem babamın yaptığının aynısını yapıyor o da babamı aldatıyormuş hem de kiminle tahmin edin benim lise matematik hocamla , beni düğününe çağırmadı hoş çağırsada gitmezdim ne onunla ne de babamla gereğinden fazla iletişim kurmak istemiyordum babamla üniversiteyi kazandığımdan beri toplasan 4 defa telefonda konuşmuşumdur annemle o bile yok  beni hiç aramaz sormazdı  son 4 doğum günümü bile kutlamadı. Neden gelmiş olabilirdi ki?

Lie To Me/ Anıl Erdem CevizciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin