Bölüm 44:2019

264 15 85
                                    

3 Aralık 2019

''Atkınızı unutmuşsunuz'' 

''Aptal kafam ya daha kaç kere teşekkür edeceğim size acaba'' atkıyı elinden alırken parmaklarımızın değmesiyle vücudumda resmen bir elektrik akımı hissettim.

''Şey yanlış anlamazsanız size bir kahve ısmarlamak isterim hem daha stressiz bir yerde konuşmuş oluruz, istemezseniz anlarım tabi'' ellerini gergince saçlarında gezdiriyordu bu hali çok tatlı gelmişti gözüme

''Çok isterim'' dediğimde mutlulukla parlayan gözlerindeki parıltılarda kendimi görmüştüm resmen. Oldukça hoş bir adamdı normalde tanımadığım birinin kahve teklifini kabul etmezdim ama içimden bir ses sanki etmem gerektiğini söylemişti yalnızca adının Anıl olduğunu bildiğim bu adamla sokağın karşısındaki kahve dükkanına yürürken içimdeki heyecanı bastıramıyordum alt tarafı sıradan bir adamdı kendine gel Özge kendine gel. Dükkandan içeri girdiğimizde yoğun kahve kokusunu ciğerlerime çektim rastgele bir masaya oturduğumuzda ben etrafı Anıl ise beni inceliyordu garip hissediyordum çekingen bir gülümseme sunduğumda yanağını avucuna yasladı.

''İsmin Özge psikologsun  asansörlerden hoşlanmıyorsun ve kahveni sütlü içiyorsun başka ne bilmeliyim senin hakkında?'' Gülümsemiştim.

''Yani kilit bilgileri öğrendin aslında.'' Gülüşümle yüzüme çok dikkatli bakmıştı.

''Ama ben daha fazlasını öğrenmek istiyorum.'' Çapkın bir gülümseme sunmuştu bu çocuk gerçekten çok çekiciydi.

''21 yaşındayım yeni mezun oldum Moda'da oturuyorum seninde dediğin gibi asansörlerden korkuyorum.'' Tekrar gülümsedi.

''Peki sen Anıl sen bahset biraz kendinden ben sadece adını biliyorum mesela.''

''İsmim Anıl, Anıl Erdem Cevizci.'' Duraksadığında şaşkınlıkla gözlerimi açtım.

''Cevizci? Ahmet Cevizci'nin oğlumusun sen?''

''Aynen.'' Gülümsüyor olsa da gözlerindeki hüzün ortadaydı.

''Kendisinin felsefe tarihi kitabını okumuştum gerçekten çok değerli bir akademisyendi kendisi.'' Hüzünlü bakışları gözlerimi bulduğunda içim bir tuhaf olmuştu.

''Öyleydi gerçekten.'' Kuru bir baş sağlığı dilemek istemiyordum gerçi karşımda oturan bu adamı tanımıyordum bile yaklaşımım onun için ne denli önemliydi bilmiyordum, yinede masanın üzerinde duran elini tuttum çekingen bir tavırla, gözlerine bakarken kahvelerinde kayboluyordum.

''Başın sağ olsun Anıl.'' Hafifçe tebessüm etti

''Sağ ol.'' Ağır bir konuydu 

''Dediğin gibi çok değerli bir akademisyendi onu gururlandırabiliyor muyum bilmiyorum ama elimden geleni yapmaya çalışıyorum.'' Bir kaç dakika önceki adam gitmiş bambaşka biri oturmuştu sanki karşıma bu adam kesinlikle boş bir adam değildi belli bir bilgi birikimi, entelektüel donanımı olduğu ortadaydı.

''Sen de mi fakültede kaldın?'' Anıl büyük bir kahkaha attı.

''Ben okulu zar zor bitirdim çok iyi bir öğrenci olduğumu söyleyemem asla. Benim aşkım müzik.'' Kahvemden bir yudum aldım aslında stereotipik bar müzisyeni tanımına çok uyduğu doğruydu deri ceketi, dağınık saçları ona serseri bir hava katıyordu ama bunun yanında masum bir ifadesi de vardı.

''Müzik demek ha, yoksa gitarist misin biraz öyle bir havan var?'' Kıkırdayarak sorduğum soruyla çenesini kaşıdı ve gülüşüme eşlik etti.

''Solistim ben bir grubum var bir kaç şarkımız da var duymuş musundur bilmiyorum pek ünlü olduğumuz söylenemez.'' Gülüyordu ama umutsuzluk vardı gözlerinde.

Lie To Me/ Anıl Erdem CevizciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin