Gözlerime vuran güneş beni oldukça rahatsız etmişti. Yavaşça doğrulup yanımda ki saate baktım. Saat 12 olmuştu.
Yanımdan cam sesi gelmesiyle hızla döndüm. Aktan koltuğa oturmuş viski içiyordu, "Günay-"
"Duş alman gerekiyor" deyip yanıma yaklaştı ve üzerimde ki örtüyü kenara atıp beni kucağına aldı. Üzerinde bir şey yoktu ama altında siyah bir eşofman vardı.
Birlikte banyoya girdiğimizde beni bırakacağı sırada duvara tutunmaya çalıştım. Ayakta durmam imkansızdı. Çok canım yanıyordu.
"Benim yıkamamı ister misin?" dediğinde kafamı aşağı yukarı salladım. "Omzuma sıkıca tutun" deyip ellerimi tuttu ve omzuna yerleştirdikten sonra şampuanı eline aldı ve biraz döktükten sonra saçlarıma değdirdi.
Benim şampuanımın kokusuydu bu.
Aynısıydı.
Benim özel tarifimi nerden almıştı?
#
Beni yatağa bıraktığında öylece kaldım, hareket etmeye bile halim yoktu. "iyi olduğuna emin misin? istersen doktor çağırayım"
"Hayır"
"Peki, kahvaltını buraya getirteceğim hepsini bitir" dediğinde kafamı sallayıp cevap vermedim ve gözlerimi kapattım.
On dakika sonra kapım açıldığında gözlerimi açtım, hizmetçi kadın elinde tepsi ile bana doğru geliyordu. "Efendim kahvaltınızı getirdim, portakal suyu mu yoksa şeftali mi seversiniz bilemediğim için ikisinden de koydum"
"Peki teşekkür ederim"
"Ne demek, iyi günler" deyip odadan çıktı.
Telefonumu almak için elimi komodine attığımda telefon elime gelmemişti. Kafamı çevirip baktığımda orda yoktu.
Etrafa bakındığımda göremeyince yavaşça doğruldum. Önemsemeyip tepsiyi kucağıma aldım ve yemeklerden yemeye başladım.
Yedikten sonra tepsiyi alıp yürümek için ayağa kalktım ama her adımımda karnıma bir ağrı saplanıyordu, kasıklarıma sanki iğne batırıyorlar gibiydi.
Aşağı yavaşça inip mutfağa girdim ve tepsiyi bıraktım. "Efendim söyleseydiniz ben alırdım"
"Yok zaten aşağı inecektim. Aktan nerde?"
"Bahçede"
"Peki" deyip Aktan'ın yanına doğru ilerlemeye başladım, tam bahçe kapısından çıkarken Aktan'ın telefonla uğraştığını gördüm.
O benim telefonum muydu?
Yanına doğru gittikten sonra Özge ile mesajlarımı okuduğunu gördüm.
"Napıyorsun?" dediğimde telefonu kapatıp bana döndü. "Oturuyorum"
"Telefonumun sende ne işi var?"
"Sürekli birisi arayıp mesaj atıyordu bende aldım yanıma"
"Benden izin alman gerekmez miydi?"
"Hayır"
"İyi de benim telefonum ve özelim var onun içinde verir misin şunu" deyip uzandığımda kasıklarıma batan şey daha çok ağrı vermeye başlamıştı, kadınlığıma doğru inen yanmalar ve sızılar iyice canımı yakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kör Talih +18
Fantasy+18 VE ARGO KONUŞMALAR İÇERMEKTEDİR!! Her şey bir sözleşmeyle başladı... -