Arabadan indiğimde kafasını hafif çevirdi, "Ela arabada kal"
"Aktan" deyip yanına doğru ilerledim, "Ela gelme!" deyip ayağa kalktı ve bana döndü.
"Ne ara bu duruma geldik, ne ara benden korkar oldun!" cevap veremedim, senden korkmuyorum diyemedim..
Arabaya döndüm, birkaç adım ilerledim, arabaya binene kadar beni izledi, kolaylıkla bindiğimde kendisi de bindi ve sürmeye başladı. Eve gidene kadar ikimiz de hiç konuşmadık, geldiğimizde arabadan indi, "bekle geleceğim" deyip indi ve bagajdan kolilerle ve poşetle kapıya gitti, onları orda bıraktıktan sonra yanıma geldi, "biraz konuşsak" dediğimde etrafa bakındı ve arabaya bindi.
"Aktan sinirlerine hakim olamıyorsun bunu sende bende çok iyi biliyoruz, korktuğum şey birgün Adala da sinirlenmen.."
"Ela ben sana bu zamana kadar çok sinirlendim, sadece sana değil deliye döndüğüm anlarda sen benim tersime gittin, karşına geçip sana el kaldırdım mı?"
"özür dilerim, bak bende kendimde değilim, ne yaptığımı ne dediğimi bilmiyorum, kafamda bin tane soru var"
"keşke ilk önce soru sorsaydın"
"Seni çok seviyorum.."
"Ela sorun da bu değil mi zaten? şu haline bak her şey benim yüzümden oldu"
"bu konuyu daha önce konuştuk"
"konuştuk evet, ama anlamıyorsun, ben ölmeyeyim diye kendi canından oluyordun, üstüne benden korkman gerçekten koyuyor"
"bak, kendime gelmeme izin ver.."
"peki, nasıl istersen" dediğinde elini tuttuğumda elini çekeceği sıra kaşlarımı çattım, trip atıyordu bana kendince şuan, alttan alttan gülüyordu, "bırakma elimi"
"Arabadan nasıl ineceğim?" dediğinde elini bıraktım, "barıştık?" dediğimde bana döndü, yanağını uzattığında kafasını kendime çevirip dudağını öptüm.
Arabadan indiğimizde koluma girince hafif yaslandım ve yavaş yavaş yürümeye başladım, "şimdi sen yan tarafta duracaksın ben kapıyı açtıkların da seni göstereceğim tamam mı?"
"tamamdır" dediğinde kapının ya tarafına geçtim, Akta zile basmaya başladığında gülümsedi ve kapı açıldı, "açlıktan öldük oğlum neredesin" babamın sesini duymamla gözlerim dolmaya başladı. "Aa abi, gelmeseydin ne gerek vardı" doğanın sesiydi bu.
"size birini getirdim"
"kimmiş?" deyip babam kapıdan eğildi ve yol tarafına doğru baktı, omzuna dokunduğumda bana döndü, o an tüm her şey donmuş gibiydi.. Babam bana bakıyordu ben babama..
"babam.." o sıra da babam Aktana baktı, "Ela'm.." deyip beni kollarının arasına aldı, saçlarımı öpmeye başladı..
Babamı duyan herkes kapıya koşmuştu, çığlık sesleri, kırılan tabak sesleri, ama aralarında ince ve minik bir ses vardı, "anne!" diye içerden gelen Adal'ın sesini duydum ilk önce, "kızım.." babam omzuma göz yaşlarını dökerken kapıdan çıkan Adal'a baktım.
O sıra da babam benden ayrıldı, "anne" deyip Adal kucağıma atladığında Aktan hemen kucağımdan Adal'ı aldı, "babacım, annen biraz hasta ona yüklenmeyelim, içeri geçelim gel" deyip Adal'ı içeriye götürdü, babamın yardımıyla içeri girdiğimde herkes şaşkınlık için de bna bakıyordu, dizlerimin üzerine çöktüm, Adal yanıma geldi, "annem, çok özledim seni.."
"bende seni çok özledim bir tanem, çok.." deyip dağınık saçlarını öptüm. Sarıldıktan sonra çekildiğimizde Aktan beni yavaşça kaldırdı yerden, herkes ağlıyordu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kör Talih +18
Fantasía+18 VE ARGO KONUŞMALAR İÇERMEKTEDİR!! Her şey bir sözleşmeyle başladı... -